Aşkın Secdesinde Yananlar
Bir perde düştü kalbimin eşiğine,
Gönlüm, sırra karşı secdeye kapanmış bir mağaradır artık.
Her “Lâ” dediğimde,
Kendi putlarımı taşa tuttum.
Benim Nemrud’um içimde,
Ben her gün İbrahim,
Her gece bir ateşe atılır
yine de,
Korkularımdan bir güvercin salarım göğe
Kanatlarına Bismillah sararım,
Gagasında tevekkül’ün mühürlü duası.
Maşite'nin saç telleriyle bağladım nefsimi.
Her tel, bir sabır boncuğu gibi dizildi alnımda.
Firavun’un sarayı geniş değil,
Dar gelen bir kalp gibi çöktü üstüme.
Ben, süt emzirirken şehit düşen bir annenin
Sustuğu yerde dua etmeyi öğrendim.
Çünkü bazen bir kadın,
Bir ümmetin sabrıdır.
Ve Summeyye...
O, bir kadının değil,
Aşkın yere düşmüş alnıdır.
Kamçılar, onun tenine değil
Bizim utancımıza indi.
Taşlar, yüreğimize atıldı da fark etmedik edemedik
Bir kadın, “Allah” dediği için öldürüldü
Ve biz, hâlâ hangi sevda için yaşıyoruz?
Züleyha oldum gecelerce
Ama Yusuf’a değil,
Onun bakmadığı yerlere ağladım.
Ben bir bakışa değil,
Bir susuşa yandım.
Çünkü aşk, göze bakmak değil,
Gözü kapalı yürümektir bazen.
Ve ben her gece gömleğini
Rüyamda değil,
Yalnızlığımın askısında astım bıraktım
Yakup gibi kördüm
gözlerimle değil,
Hasretin diliyle görüyorum etrafı
Bazen görmemek,
En çok görmektir.
Ve ben bir gömlekle değil,
Gömleksizliğin hatırasıyla ağlıyorum.
bazı ayrılıklar,
Kokuyla değil,
Kanla iz bırakır.
Halid gibi savaşmadım, belki .
Ama bir bilsen sevdiklerimin yüzünden kaç kere döndüm gerisin geri?
Her terk, bir Uhud…
Her dost, arkamdan inen bir kılıç.
Ben de savaştım,
Ama kılıçsız, kalkansız.
Benim ordum yoktu
Ama içimde YÂR vardı
Ve O, bana yetti.
Ammar gibi…
Diliyle susturulup
Kalbiyle haykıranlardan oldum.
Ben de “inkâr ettim” dedim dille,
Ama içim secdede kanadı.
Bu da bir savaş
Küfürle aynı çatı altında
Tevhide suskun kalabilmek…
Bazen susmak,
Bir şehadetten daha çok kan kaybettirir insana.
Mus’ab gibi…
Atlası değil,
Arzuları terk ettim.
Benim atlasım,
Nefsimin cilâlı yalanlarıydı.
Onları soyundum,
Üzerime bir “Ya Rab” örtüsü giydim.
Ben Uhud’a düşmedim belki,
Ama her namazım bir Uhud’dur.
Secdede düştüğüm yerden
Şehit gibi kalktım.
Ben…
Ben o değilim.
Ama onların her biri içimde bir cüz.
Ben bir Hallaç değilim —
Ama her “Yâr” deyişimde
İçim lime lime.
Ben “Enel Hakk” demem, diyemem
Ama her susuşta o yangını taşıdım yaşadım
Bazen bir kelime,
Söylenmediği için yakar insanı kül eder
Ebu Bekir gibi mağarada titredim.
Ayağımı yılana siper ettim;
O yılan, düşman değil
Korkularımdı.
Ben de sustum,
Mağaraya bir dua astım.
Kuşlar geldi, örümcek ağları indi
Ve ben anladım,
Bazen Allah,
Görünmesin diye seni görünmez eder.
Eyüp gibi sabrettim,
Ama yara derimde değil,
Secdede açıldı.
Ben zenginlik değil,
Sabrın kıyısında bir dua istedim.
Çünkü asıl yara,
Dilinde “Allah” varken
İçinde hâlâ dünya istemektir.
Yunus gibi atıldım karanlığa.
Ama balık değil,
Ben beni yuttum.
Kendi içime hapsoldum.
Ve orada anladım,
Tevbe, su üstüne çıkmak değil
Boğulurken bile
"Sen varsın!" YA RAB diyebilmekti
Ve bu aşk…
Ne seninle başladı,
Ne sensiz bitti.
Ben seni sevmedim
Sende Allah’ı aradım.
Yanıldım.
Ama her yanılgı
Beni biraz daha O’na yaklaştırdı.
Sana sarılırken
O’na sığınıyordum aslında.
Ben sana tutunmadım
Sana düşerken secdeye vardım.
Bu aşk,
Bir Summeyye'nin taşlandığı yerde
Sabrı ayakta tutmaktır.
Bir Maşite'nin tırnağında kopan duanın
Gözyaşını yudumlamaktır.
Bir Yakup gibi görmeden beklemek,
Bir Züleyha gibi vazgeçerek sevmektir.
Bu aşk,
Bir Hallaç olmadan
Her “Yâr” deyişinde parçalanmaktır.
Bir Mus’ab gibi her şeye sahipken
Sadece Allah’a muhtaç kalmaktır.
Bir mağarada değil belki
Ama kendi içinin karanlığında
Ebu Bekir gibi
Sırra siper olmaktır.
Ve bu aşk…
Seninle değil,
Senin bahanenle
Rabbime yaklaşmak istemektir.
Şimdi anlıyorum:
Ben seni özlemedim.
Ben sende
kendime dair her şeyi bırakıp
Allah’a yürüdüm ,yürüdüm ALLAH YÂR OLSUN
Kayıt Tarihi : 25.6.2025 15:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!