Gerçek Aşkın İzleri
10 Bablık Mistik Risale
I. Bab: Gerçek Aşkın Suyu
Bir nehir ki çağlar; sakin, derin,
Köpüğü tutkudur, yatağı emin.
Taşları yontar usul usul, sabırla —
Gerçek aşk budur: Ruh aynasında parıltıyla.
Nefs bir fırtına: Göklerin öfkesi,
Bir an şimşek, bir an karanlığın nefesi.
Yakar, tüketir, iz bırakmaz ardında;
Küllerinde kaybolur, gölge bir masalda.
Aşk bir bahçedir — emekle yeşeren,
Her dalında güven, her çiçekte veren.
Tutkuysa bir alev, geçer bir hevesle;
Toprak uyanmaz, kalır sessiz nefeste.
Ruhun uyumu: İki yıldızın dansı,
Gökte birleşir, sonsuzluğun yansı.
Nefs zincirdir, bağlar anlık hecesi;
Aşk özgürlük olur — kalbin sessiz gerçeği.
Sonsuz bir patika: Aşkın izi tozlu,
Yürürsün, yorulmazsın; yol hep umutlu.
Tutku, bir anlık — sisli iz düşümünde;
Gerçek aşk kalır: Rüyanın öz şiirinde.
II. Bab: Sessizliğin Dilinde Aşk
Bir sözsüzlük vardır, kelâmdan derin,
Susar âşık, çünkü içiyle sevin.
Söz aşkla dolunca artık yer bulmaz,
Göz bakar, gönül bilir, dil dokunmaz.
Gerçek aşk konuşmaz, duyurur kendini,
Bir tebessümde, bir solukta, bir tende kini.
Tutku bağırır; aşk, fısıltıdır gecede,
Bir bakışta gizlidir, bin secde içinde.
Kalabalık içinde olur en sessiz,
Kalp anlar onu, ne eksik ne fazlasız.
Gölgesiz bir aydınlık, yakmaz ama yakındır,
Gerçek aşk, rıza ile susan bir ışıktır.
III. Bab: Kalbin Zamanı
Saat işlemez gerçek aşkta,
Zaman donar, aşk girerse araya.
Gelecek yoktur, geçmiş unutur kendini,
O an, Hakk’ın hediyesi: aşkın zemini.
Tutku zamana bağlı, sabırsız ve aç,
Hemen ister, hemen unutur, yavaş yavaş.
Ama aşk, kalbin saatine uyar;
Bir nefesle başlar, ömürle karar.
Sonsuzluğu an’da görür âşık olan,
Bir gülüş, bir dua olur ona zaman.
O yüzden geceler kısa, ayrılıklar hafif,
Çünkü aşk beklemesini bilir, sabırla tarif.
IV. Bab: Aynadaki Yüz
Aynaya baktığında, kendini değil,
Onu görüyorsan — işte bu aşkın dili.
Gerçek aşk, bir aynadır, seni gösterir,
Ama sen sandığın şeyden daha derin belirir.
Tutku, yalnız kendine döndürür yüzü,
Aşk ise benliğinden alır süzüntüyü.
Bir surete değil, sîrete bakar göz,
Aşk, kalbin içini bilir; gönülse ona söz.
Aynanda onun nurundan bir çizgi varsa,
Ve o çizgi seni aydınlığa sarsa,
Bil ki gerçek aşk işte oradadır,
Sen sende değil, onunla varsan — sadedir sır.
V. Bab: Tenin Ötesinde
Tenin ötesinde başlar gerçek sevi,
Bir dokunuş değil, ruhun kalbe eğilişi.
Göz, tende gezinmez; gönülde açar çiçeği,
Aşk, bedeni aşar; hakikatin gerçeği.
Tutku arar bedende haz ve süre,
Aşk ise kalpte arar Hakk’a yürüye.
Bir ten değdiğinde yanmaz artık,
Sevgiyle dokunur, rahmetle bırakır ılık.
Ten, bir zarftır aşkın mektubuna,
Ama aşk, manayı yazar ruhun adına.
Bir dudak değdiğinde rıza taşırsa,
O öpüş, secdeden daha saf, daha arımsa.
VI. Bab: Rıza ile Sevişmek
Sevişmek, eğer rıza ile başlıyorsa,
O artık bir oyalanma değil, duaya varır orada.
İki gönül birleşirse, yalnız ten değil,
Ruh da soyunur; Hak’ka döner her hissedilen ilik.
Bir bakışla başlar, bir niyetle sürer,
Şehvet değil bu; ilâhî bir seher.
Tutkunun şehveti aceleci ve doyumsuzdur,
Aşkın teni ise sabırlıdır, mahrem ve huzursuz.
Rıza bir mihraptır, beden bir mescid,
Sevişmek, ibadetse — aşk olur secdeye eşlik.
O zaman sarılmak bir teslim,
Dokunmak bir tefekkür, öpmek bir kelime-i tevhid gibi derin.
VII. Bab: Aşkın Secdesi
Gerçek aşk, baş eğmez sadece;
Tüm benliğiyle yere düşer ve dirilir secdeyle.
Bir kadın sevilirse, aşkınla ve edebinle,
O kadın seni duaya benzetir her nefesle.
Aşk bir ibadet, çünkü onda ihlâs var,
Gizli bir sır gibi, geceyle parlar.
Namaz gibi, her rükû bir boyun eğiştir,
Ve sevişmek bile bazen bir niyaz deyişidir.
Gönül kıble olursa, aşk namaz olur,
Ten bir saf olur, ruh secdeye varır.
Nefs, camiden uzaksa da,
Aşk Hakk’ın huzurunda bulur en sahici dua.
VIII. Bab: Ayrılığın Merhameti
Gerçek aşk, ayrılığı düşman bilmez,
Çünkü bilir ki ayrılık da bir öğretmen, bir mihnet.
Seven kalp, kavuşmayı değil, anlamayı ister,
Bazen en büyük yakınlık, uzaklıkla derinleşir.
Tutku, ayrılınca küser, bozulur ve kırılır;
Ama aşk, sabırla susar, hikmetle yıkılır.
Ayrılık, bir sınavdır aşk mektebinde,
Ruh büyür, benlik erir, gözyaşı zikir yerine.
Ayrılık varsa içinde rıza,
O artık azap değil, rahmete bir pencere.
Gerçek aşk, "Ben razıyım." der her hale,
Ve vuslatı Mevlâ’ya saklar, sabrın hilâline.
IX. Bab: Aşkın Sabırla Yoğruluşu
Aşk, sabırsız gönle düşmez hemen,
Çünkü o, sabırla pişen bir demdir derinden.
Derviş gibi bekler; aşkla, niyazla, tevekkülle,
Her şey zamanla güzelleşir, sadakatle.
Tutku ister hemen: dokunmak, almak, doymak.
Aşk bekler: anlamak, dinlemek, olmadan olmak.
Sabır, aşkın mayasıdır; onsuz ekmek acı,
Beklemesini bilmeyen sevgi, kendine dahi yabancı.
Bir âşığın gözleri sabrı öğretir sana,
Sustuğu yerde duyar kalbin mana.
Çünkü aşk, acele değil;
Bir sabah seherinde açan gül gibi, derin ve asil.
X. Bab: Aşkın Ölümle Arınışı
Gerçek aşk ölmez, çünkü o zaten ölümle başlar,
Benlik ölmeden aşk doğmaz; kalp o vakit aşkla taşar.
Nefs ölür, göz kararır, dil susar belki,
Ama aşk oradadır; bir nur gibi, bir sır gibi.
Ölüm gelir — ve aşk gülümser,
Çünkü onun sevdiği beden değil, ruhun özüdür.
Tutkuysa ölür bedenle birlikte;
Ama aşk, bir duâ gibi yükselir göğe gizlice.
Aşk, toprağa düşen tohumdur bazen,
Ölür görünür ama filizlenir ebeden.
Gerçek aşk, ölümden geçer ve yeniden doğar,
Çünkü aşk, Allah’a çıkan yolda, en mahrem çağrıdır.
— Son —
Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 24.7.2025 21:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!