Ey Rabbine sığınan yürek,
Kül müsün yoksa kıvılcım mı?
Ne yakarsın canını?
Yoksa harmısın Hakk’ın yolunda?
Ey yürek, sen ateşle sulandın mı?
Harla yoğruldun mu?
Dumanınla dağıldın mı?
Küllerinle Hakk’a yürüdün mü?
Ne susarsın şimdi?
Sen aşkı yanmak mı sanırsın,
Yoksa Rabbin yolunda aşkı mı ararsın?
Bilmez misin, aşk yakmaz,
Aşk eritir, yok eder seni senden alır.
Sen hâlâ yandım sanırsın,
Oysa kül olmadan vuslat olmaz.
Sevgi olmadan yürek telaşa düşmez
Toprak gibi suskun ol ki, şimdi
İçine gömülsün nefsin tohumu.
Yalnızlığı öğren ki,
Sesini duyasın Rahmân’ın soluğunda.
Ey rabbine sığınan yürek
Diken oldun mu hiç kendi kalbine?
Kırıldın mı secdeye varmadan evvel?
Çünkü aşk, bir kalp işi değil,
Bir varlıktan soyunma sanatıdır.
Dost seni görünce değil,
Sen dostu görmeyince başlar gerçek yürüyüş.
Yol, ayakta değil;
Kendi içine düşmekle alınır.
Ey susan yürek,
Susmak da bir zikirdir.
Konuşan dil değil,
Aşkla titreyen her nefesin zikridir.
Yanmayı isteyene aşk,
Kül olmayı göze alana Hak görünür.
Çünkü aşk, bir tende kalmaz,
Aşk, ruhta yankı bulan bir ilhamdır.
Ve nihayet,
Ne arıyorsan sende gizli,
Ne soruyorsan cevabı içindedir.
O hâlde yürü…
Küllerinin üstünde doğan sabaha.
Yürü aşk ile sabahı var edene,
Güneşi şafakta gösterene,
Gece gibi tüm kötülüğü örtene...
Aşk ile yürü — harlanarak,
Kıvılcım saçarak,
Kül olana dek…
Rabbine yürü.
Kayıt Tarihi : 3.8.2025 11:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!