Selâm olsun cân içre câna sızdıran söze,
“Selâmu’llâh” deyip, gönül kurduran söze.
Âşkın nefesi, Hakk’ın nefhasından,
Meydan-ı aşkta, dem sunan pîrân söze.
Bir “Hû” çekildi, dört kapı sarsıldı,
Melâmî sırrı, zâhir perdesin yırtıp attı.
Kırk makamın özü, bir damla mey’de durdu,
Edeb’le içen, kendini Hak’ta buldu.
Bektaşî dolusun sunan el, edeb’le titrer,
Melâmî bakışı, sûreti deler geçer.
“Sır küpü” derler, zahmetle yüklenene,
Aşk ateşinde pişmeyen, sırrı n’eyler?
Gülbang-i Muhammedî, Nefes-i Ali’dir bu söz,
Âşkın nefesi, cân kulağın aç, işit bir Hû!
Zâhirin şerbeti, bâtının dolu mey’i,
İçen Ârif, bilir: Varlık O’dur, O’dur varlık, hep Bir’i.
Dört Kapı’dan geçip, Kırk Makam’a erende,
Melâmî sıfat, Bektaşî edeb olur tende.
Âşkın nefesi, sırlı küpten dökülen,
Vahdet şarabıdır, içen dâim Hû’da kalanda!
Kayıt Tarihi : 6.8.2025 17:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!