Aşk Mey Hane Şiiri - Alican Revai

Alican Revai
39

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Aşk Mey Hane

Unutmaya söz vermiş ama sözünü hiç tutamamış âşıklardır aşk meclisinin asıl sözcüleri. Gözünü hasret bıkkınlıkları bürümüşler… Öyle bir yer ki; yar adıyla dağı taşı inletenler sarhoş olmazlar bu dünya meyhanesinde… Ve onlara içki sunan saki de yoktur. Her âşık kendi şarabını kendisi alır. Olası aşk sancıları çekilmesin diye… Ve 24 saat açıktır gönlüne sevgiliyi koymuşlara…
Yar eline dokunmuşlar, güneşini sevgilinin üzerine doğurduğu için mutlu olan sabahların şehrinde yaşayanlar, sevgilinin kokusunu taşıyan rüzgara tutulanlar ve sevgili rüyalarını süslediği için şad olmuş ruhlar ya da bir tebessümle ödüllendirilenler giremez… Çünkü her damlası damıtılmış saf zehir olan o aşk şarabı onları çarpar, gönüllerini kör eder ve gözleriyle görmeye başlarlar. Kurtuluşu yoktur, etkisi ezelden ebededir…
Bu meyhane zevk ü safa yeridir, çile hasret odağı değil… Çünkü zevk veren, sevgili uğruna acı çekmektir bizler için… Sevgiliyi tutmak için uzanan ellerin, sevgilinin dağladığı yüreklerin mekânıdır. Dağlanmış gönüller yaralarını orada iyileştirebilirler ancak ve aşk derdinin tedavisi de ancak oradadır… Ve kutlu sevgililer teftişe gelmesin diye bir yakarış, bir yalvarma veya bir inleme verilir rüşvet olarak…
Sevgiliyi beyhude arayanların yeri değildir orası. Bilakis bulunmuşlukların zevkinin çıkarıldığı yerdir orası… Orası için öyle bir söylemiştir ki bir üstat daha ne söz ola: ‘Öyle bir yer ki, canına sevgili isteyen ile sevgili için can isteyen arasındaki hayat yolculuğunun ta kendisi gizlidir.’
Katmer katmer nasır tutmuş ve çoraklaşmış gönüllere aşk iksirinin damlatıldığı yerdir. Ve o şarap damlasıyla yeni ve müreffeh bir hayata ermişlerin yeni hayatlarının zevkini çıkardığı yerdir orası…
En sevilen bestenin söylendiği sahne, nihai tangonun yapıldığı pist, alımlı bir rakkasenin kıvrak hareketleri ve en lezzetli yemeğin yenmeye başlandığı yerdir orası… Nefsin bulunmadığı, meleklerin kol gezdiği ve şeytanın her daim taşlandığı aşkların merkezidir orası…
Sevgilinin güzel gözlerini görebilmek amacıyla çiçeklerin sürekli büyümek zorunda kaldığı, yere basmayasın diye tabiat ananın çimleri halı diye ayaklarının altına severek serdiği, o sevgili sakın ağlamasın diye bulutların aralıksız ağladığı yerdir. Sırf sevgiliye olan hürmetinden dolayı ayın geceye doğmadığı yerdir. Bir gecede iki ay olur mu hiç? Sefil bülbüllerin haykırırcasına gonca güllere adını şakıdıkları ve gecenin gündüze varlığını muştuladığı yerdir orası… ‘Ağlamayan insan olamaz’ düsturuna rağmen dışındaki kimsenin ağlamayı bilmediği, ama ağıtın gönüllere öğretildiği yerdir orası…
Hiçbir zaman sevgilinin adı anılmaz orada ve gizlilik esastır. Kimi şarap der sevgili için, kimi kadeh, kimi dağınık saç, kimi bir selvi boy der. Benim gibi aşkın gizlilik esasını bilmeden, düşünmeden, aptalca ihlal edipte pişman olanlar, ustaların dizleri dibinde oturan çömezlerdir ancak ve sevgiliyi, o dağınık saçları ile aynı rüzgârı paylaştığı için kendinden geçmiş ve sararıp solmuş yapraklar gibi nasıl adlandıracaklarını bilemezler...
alicanrevai

Alican Revai
Kayıt Tarihi : 31.1.2009 13:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Alican Revai