Pembe başla gün’e...
Yeşil giy giysilerini,
Siyahı koluna tak;
Başına maviyi...
Yolda sarı bak dünyaya,
Uzak dur Mordan!
Ehramın başında duran firevun,
Sahip sandın dünya’ya kendini...
Bak nasılda mumyalanıp,
Güneş ışığına hasret kaldın.
Sen gidiyorken gri denizlerde,
Ben mavi'yi çaldım.
Puslu yolculuğunda,
Görüpte güneşi,
Özlemeyesin diye beni,
dem vuruyorsun densizlikle...
bozuyorsun demini duyguların!
(a.d./10.09.2013)
Canım çekiliyor...
Aynı an’da çalıyor..
Hayatında kimbilir kaç kez açılmış kapı...
Hayatım geliyor aklıma...
Kaç kez kapanıp, açıldığı...
Kaç kez hüzünleri eşikte bıraktığım..
Tarıyor saçlarını venüs,
Elinde Güneş... bakıyor..
“Ben mi daha göz kamaştırıcıyım,
Yoksa evrenin ateşi mi? ” diyor...
__Güneş’i alabiliyorsam elime,
__Ve nefes alan tüm varlıklar...
Hayatın taşlı dikenli yolları derler,
Taş’ta insan,
Diken’de.
Ne günahı var onların?
Çok kazıklandım hayatta derler,
Okuyorlar,
Okudukça düşünüyorlar,
Düşündükçe,
Daha iyisi olsun istiyorlar,
İstedikçe,
İstiyorlar...
Kardesimdi ranzami paylastigim,
Ust katta duydukca nefesini mutlu oldugum.
Yaz gecesinin tatli yorgunlugunda,
Annemle Babamin buyuten opucuguydu
Yanaklarimiza konan.
şiirlerini arzu adında bir arkadaşı ararken okudum. beğendim doğrusu. ayrıca aşka ömür biçilirmii şiirin iyi maya tutmuş. basit ama kurgusu iyi bir anlatım sergilemişsin. bize de anlamak kalmış :) benimde şiirlerim var eğer okumak ve eleştiride bulunmak istersen: ahmet öztürk adıyla varlar. eee aşk ...