şu yağmurlar içinde kupkuru bir zehir
gıdıklıyor içimi utanmadan
kapanmış örtülerle gece
bir baba sesiyle
endamından kayarak kırsalın
içime bağırarak şefkatini
okşuyor göz ve bebeklerimi
bir tufanın ardında bekleyen sır
hayallerime ma'tab yellerle
esiyor yangın kavurarak
ben aslında bir derviş hülyasıyla aleme
böyle sarılmışım durgun
kendimin dağlarına vurarak göğsümü
böyle direnmişim yıkımlara
içimde ulu bir acziyetle
böyle yaşamışım meğer bilmeden yıllar yılı
terazimi
emrolunduğum gibi dosdoğru değil
yapa yapa yanlışı
yapayalnız kurmuşum
terkettiğim o şeyleri aramak mahcubiyetiyle
dolanmışım batılane süreksiz
farkedip artık
gökte yıldızlar gibi duran ufkumu
böyle yaşamalıymışım meğer artık yıllar yılı
oysa ben
uyanarak bir ölümden
yeni fark ediyorum bütün bu olmamışları
ki artık ben
şimdi arzederek günahımı
gencecik tövbelere
sunacak olanım hayata gocunmadan
bir beni ve bir de kendimi
ve geçmek için
kıldan kalın
kılıçtan kör nefsimi
başedip bozgunlarla
yakarak tüm şiirleri
görmeliyim artık belki de
şu yüce arşla akdimi
yapayalnız kutsal bir gece vakti
Kayıt Tarihi : 11.11.2018 21:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!