şimdi gece
şimdi uyumak vakti
dudaklarını ısırarak
büzüşerek yatakta
sabahı beklemek vakti
ayakta düzüşmeyi öğrenmem yıllarımı aldı
birçok sevgilim ve bazı arkadaşlarım
beni böyle hatırlıyor
çatalı tutan eli bıçağı tutan elden ayırt edebiliyorum artık
ince zevklerim
küçük kaçamaklarım
Memleketim
Yaprak kadar ince
Sürgün kadar tatlı
Ve yapayalnız
Memleketim
Evreni söküp tuğla tuğla
Bir duvar örmektir etrafına
Yalnız kalmaktır bazen
Sövmektir tanrıya
Bazen de
Pişman olmaktır mutluluk
Kurban
Dün aptalca bir şey gördüm
Safça
Dün bir kardeşimin
Ağır ağır kesilmesini
Güpegündüz
Yaşam dükkan değil ki
Kepengi kapatıp gidesin
Geride çoluk
Geride çocuk
Geride muhaliflerin
Bırakamıyor insan
öyle bazı insanlar vardır ki
elini uzatsan dokunacak
kadar yakın
ama marstaki yaratıklar kadar
uzaktırlar sana
yalancı şafaklar gibidir
O gece
Her şey uzaktı ölümden
Bir mektup bıraktım geriye
Ağlamaklı
İmzasız
Çevremizde olan her şeyi “ doğal “ görme eğilimindeyiz
Bu eğilim gelecekte olacakları da kapsıyor
Gökyüzü neden “ mavi “, kırmızı değil de mavi
Özellikle o renk seçilmiş
Bilmiyoruz
Bir iyimserlik işareti mi bu
Üzülüyorum zifaf gecelerinde kemikli ellerin gelinleri acıtmasına
Üzülüyorum ama ne çare
Ne gelir elimden
Sokaklar boş, ıssız arkadaşsız hala
Hala şapkadan çıkan tavşanın aslında nereden çıktığı tartışılıyor




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!