nerdeyiz? şu nehri gözlerine sür.
ışıyan köprülerin avuçlarında biz
nerdeyiz? gidecek miyiz yarına?
sokağın ev gibi, yuva gibi sanki
durmadan yalnızlaşır korkuluklar
sokakların sakıncalı ve sapa
bir dolunay gecesi yönümü göster bana
soğuğa ve ateşe yürümeyi öğret
acı kömür kokusu eşliğinde solumayı,
bir yabancıya nasıl baktıklarını
ama benim onlara öyle bakmadığımı anlat.
*Cansever'e
şöyle bir oturup konuşamadık Ediple
otuz küsür yıl oldu o bu dünyadan gideli
ben yirmi birime bastım daha, gencim şimdilik
yolumuzu kesiştirmemiş tanrı, somut bir acı
düşkünler evinde küçük kara bir oda,
adı yoktur tabelada, on beş numara.
sabahın köründe ötüp durur kuşlar
ötüp dururlar, ben duymasam da.
ellerim ellerinizdi hani, ya gözlerim?
çağ öncesi bir mozaik
topraktan yeşeriyor kalbe
zeytin ağacı var o dönem
matbaa henüz bulunmamış
gönül kalemi gam dolmuş
Yalnız esiyorum o öyle diyor
Kalabalıklar sıkıcı, kalabalıklar düzensiz.
Çok fazlalar yeryüzünde, her yerdeler.
Bedenleri yüklü, yüzleri gizli
Bir gurur ancak bu kadar kırılabilir,
Çok yerdeler işte, yetişemiyorum.
kaçıyorum, bir ışık sızıyor içeri.
yitirmek için bulduğum ışık kırılıyor.
ne içindi bu düşünce diye sormuyorum,
karanlık ne içinse aydınlık o için.
garip bir düşünce işte duyulunca
bahçe solar, çiçekler solar,
Köşebaşı yalnız, her köşe başı birer.
Kancayla çekiyor kader, tutuyor biriniz.
Sonra tutuyor biriniz, biriniz daha fazla.
Bir şehrengiz, bir yuva, sevdaya kıyısız.
Nefret ediyorlar bana sorarsanız
Çünkü yalnız, her köşe başı birer.
Öyle ya da böyle, mutlaka
İçindesin bir fotoğrafın bakıyorsun
Siyahın bile yanıp parladığı, söndüğü
Kıyısında bulunan sonraların tutuştuğu
Zamansız bir renksin yeryüzünde
Adı konulamaz güzelliğinin, ama ben
gök kaybolacak gibidir, koyulursa bir sürahiye.
değerse dibine, olgun, anlayışlı.
sıcak sanılanlar bir gidiş halini alır.
senin gidişinin halini alır, sanılanlar.
postacı gelmez, boğazım kurur,
insan bir süre sonra unutur. sanma.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!