ANNEMİN EVİNİ BOYATMAK
Babamın ısrarlı davetiyle ben kızımı, kardeşim de oğlunu hazırlayıp çocuklarımızla, cuma gününden Yalova’ya gittik. Niyetimiz hafta sonunu orada geçirip pazar akşamı Bursa’ya dönmekti. Mayıs ayıydı ve hava çok güzeldi. O yıllarda (1980)li yıllar, Yalova’da yazlık ve kışlık olmak üzere iki tane dairemiz vardı. Kışlık olan şehrin içinde ve iskeleye çok yakındı. Yazlık dairemizde rıhtım da denize nazır, bahçeli çok güzel bir daireydi.
Annem ve babam kızlarına (5 kız kardeştik) ve torunlarına çok düşkündüler. Hepimiz evlenip evden ayrılınca yalnız kaldılar ve devamlı bizleri yanlarına davet eder oldular. O zaman babam çalışıyordu. Pazartesi İstanbul’a gidip cuma günü Yalova’ya dönüyordu. Bu arada ikisi de aşırı derecede sigara tiryakisi oldular ve sigara bitmeden diğerini eklemeye başladılar. Her gidişimizde kışlık eve girerken sigara kokusu ve dumanı havada raks ederek bize hoş geldiniz derdi. Ben hiç sigara içmediğim için çok rahatsız olurdum. Defalarca hiç olmazsa oturma odasını boyatalım desem de annem asla kabul etmezdi.
“Kışın isi, pası gitsin, yazın yaptırırız” derdi. Yazın yaptıralım deyince de “Hele yazın tozu, kumu bitsin düşünürüz” derdi.
Görünüşe bakılınca odanın dökülmüşlüğü sadece duvarlardaydı. Perdeler, eşyalar ve halı gayet güzel ve zevkliydi.
Aslında annem çok temiz ve titiz bir kadındı ama telaş ve dağınıklığı hiç sevmezdi. Biz genç kızken biz iş yapmak istemeyince:
“Siz bilirsiniz beni ayıplamazlar, kadının beş tane kızı var, evin haline bakın diye sizi ayıplarlar” derdi. Biz de kalkıp evi toplayıp temizlerdik.
Cuma akşamı babam İstanbul’dan döndü, bizleri görünce çok mutlu oldu. Torunlarını sevdi, çocuklar da dedelerini özlemişler, yanından ayrılmadılar.
Cumartesi günü birlikte kahvaltımızı yaptık. Babam Bursa’ya bir işini halletmek için gidince evi toplamaya başladık. Annem:
“Bugün öğleden sonra yan apartmandaki komşuda kelimeyi tevhit duası ve Zekeriya sofrası var. Ben oraya gideceğim, Evi temizlemek için sakın kendinizi yormayın, sadece oturma odasının tülünü yıkarsanız iyi olur” dedi. Oturma odası, salon gibi büyük ve tavanları çok yüksekti. Annemden izin çıktı diye ben sevinçle anında merdiveni getirip tülü çıkardım. Kardeşim de hemen makineye attı. Merdivene çıkmışken isli perdeleri de yıkamak istedim ama annem izin vermez diye çekiniyordum.
“Anne perdelerin düğmeleri kopmuş, ben onları dikip asacağım” dedim.”
“ Tamam, kızım” deyip düğme ve iplik getirdi. Kopuk düğme yoktu aslında, perdeleri çıkarmak için öyle söyledim. Tül yıkanınca kardeşim annem görmeden perdeleri de makineye attı. O zamanlar çamaşır makineleri merdaneliydi, annem banyoya gidince görmüş.
“Kızım niye durduk yerde iş çıkarıyorsunuz kendinize?” Kardeşimde: “Biz yıkamıyoruz anne, makine yıkıyor, sen üzülme” demiş.
Öğleden sonra, annemi mevlit başlamıştır diyerek erkenden komşuya gönderdik. Çocukları da yatak odasına uyusunlar diye yatırdık.
Perdeler yıkandı, ütülendi mis gibi kokuyorlar. Şimdi bu temiz perdeler bu isli duvarlara yakışır mı diye içime hiç sinmiyordu. Annem eve temizlikçi kadın da almak istemezdi. Her yeri dağıtıp gidiyorlar, arkalarından ben topluyorum” diyordu.
Kardeşimle birlikte oturma odasına girdik, halıyı süpürüp sildik. Halı havalansın diye ikimiz zorlanarak kaldırıp balkonun duvarına astık. Sinirlerimiz bozuldu, kendi evimize temizlikçi alıyoruz, burada temizlikçi olduk” diye durmadan gülüyoruz. Bir baktık karşımızdaki apartmanın üçüncü katın balkonunu iki tane genç boyacı boyuyorlar. Kardeşim gülerek hemen bana döndü:
“İnci abla var mısın, annem mevlitteyken şu odayı, karşıdaki boyacıları çağırıp boyatıverelim.”? “Boyatalım da bakalım işlerini bırakıp hemen gelirler mi acaba”?dedim. “Sen seslenip çağır konuşalım, gelirler herhalde” deyince ben karşı balkondaki gençlere seslendim. “Bir dakika bakar mısınız lütfen”? Boyacı gençler çok şaşırdılar ve ellerindeki fırçaları bıraktılar. “Bize mi seslendiniz abla”? diye sordu. “Evet, size seslendim, bir dakika buraya gelebilir misiniz, bir şey konuşacağım.” Gençlerden biri utana sıkıla geldi: “Buyur abla, geldim” deyince durumu anlattık. “Annemin evi boyatmaktan çok korktuğunu, tansiyonu olduğu için telaşlandırmak istemediğimizi söyledik. Şimdi hemen gelip annem eve gelmeden, odayı boyar mısınız diye sordum ve odayı gösterdim. “Boyarız abla, bize iş olsun. Siz boyaları alın biz hemen gelir boyarız” deyince çok sevindik. Kardeşimle konuşarak, kişisel cesaretimizle güzel bir karar aldık. Oturma odasını annem gelmeden, daha sağlıklı ve güzel bir duruma getirme çabasındaydık.
Kardeşim hemen hazırlandı:
“Ne renk boya alayım İnci abla? ” diye sorunca “Tavan için zaten beyaz alınacak, duvarlar için zevkine göre ferah, aydınlık bir renk olsun” dedim ve kardeşim boya almaya gitti. Ben de televizyonu, koltukları örttüm, bibloları, vazoları, küllükleri, duvarlardaki resimleri masanın üzerine kaldırdım.
Kardeşim kısa sürede boyaları alıp geldi, biraz sonra boyacılar da geldi ve boyaları açıp hemen tavanı boyamaya başladılar. Biz de kardeşimle odanın camları sildik, balkonu yıkarken mevlide giden komşumuz hanım “Kolay gelsin, ne yapıyorsunuz “ diye sorunca “Oturma odasını boyatıyoruz, anneme sakın söylemeyin mevlit bitince annemi göndermeyin, biraz oyalayın” diye tembih ettik. Komşu hanım:
“Allah iyiliğinizi versin sizin” deyip gülerek yan apartmana gitti.
Sigara kokusunun dans ettiği, duvarları is içindeki oturma odasında, boyacı gençler ve biz iki kardeş, adeta büyücülük hünerlerimizi gösterircesine, hiç mola vermeden çalışıyorduk.
Nihayet oturma odası bitti, her yer mis gibi boya koktu. Boyacılar:
“Abla daha çok boya var girişi de boyayalım” deyince tamam dedik.
Ben perdeleri ve tülü astım, kardeşimle halıyı yaydık. Her şeyin tozunu aldık, kristal avizeyi bile sildik. Odayı bitirince girişe geçtik. Salonun kapısı kapalı oraya hiç girmedik ve girişteki portmantoyu yerleştirdik. Boya yine artmış, boyacılar mutfağı da boyayalım deyince karar veremedik. O anda kapının zili çaldı, otomata bastık, bir baktık annem: “Her taraf ne güzel boya kokmuş” diyerek merdivenlerden çıkıyor.
Annem eve girip her yeri pırıl pırıl görünce sevinçten ne yapacağını şaşırdı. Oturma odasına girdi:
“Ah! Yavrularım bana sürpriz mi yaptınız”? diye ağlamaya başladı. Bize sarılıp dualar, teşekkürler etti. Ne tarafa bakacağını şaşırdı, tabii ki biz de çok duygulandık. Boyacılar da bizden cevap bekliyor, mutfağı boyamak için. Annem: Boyayın oğlum, boyayın deyince biz de boyacılar da şaşırdık. Kapı tekrar çaldı bu sefer gelen babamdı.
Boya kokularından rahatsız olmuş, boyacıları da evde görünce:
“Bu saate kadar boya mı olur. Hadi toplayın öteberinizi, borcumuz neyse söyleyin bakalım” dedi. Babam boyacılar ne dediyse fazlasıyla verdi. Biz ve annem boyacılara teşekkür ederek geçirdik. Şimdi ne baba ocağı kaldı, ne anne kucağı. Keşke isli, pisli dursaydılar ama dünyanın kanunu böyle. “Bir gün herkesi aynı anda terk edersin, herkes buna ÖLÜM” der.
Kayıt Tarihi : 21.7.2025 10:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kadın evi boyatmış ama eşi boyalı duvarı elleyince el izi kalmış.
Kadın telaşla boyacının yanına gitmiş.
"Gelin size kocamın el değdirdiği yerleri göstereyim" demiş.
TÜM YORUMLAR (1)