Sana yarim diyerek, seni andım bıkmadan,
Bülbül ve gül misali, sana konmak istedim.
Bu hasret kâfî deyip, sabrımıza bakmadan,
Şu kırılmış gönlümü sana sunmak istedim.
Hasret ve özlem ile yollarında beklerken,
Müsaden olursa artık gideyim,
Kalbimden ruhuma eserken yeller.
Varıp da tenhaya uzlet edeyim,
Dertleri kederi, götürsün seller.
Koklamak istedim bir gülsün diye,
Bulutlar yağmurla dolarken gözüne,
Bu aşkın hasreti sende bir pay mıdır?
Gökyüzü masmavi gülerken yüzüne,
Kirpiklerin bir ok, kaşların yay mıdır?
Yıkandı yağmurla tertemiz gözlerin,
İnce bir çizgi çektim, hasretin paklığına,
Gözümden yaş akarken, gönlüm kaldı bu gece.
Şiirimde mısralar, katlandı yokluğuna,
Düşünürken maziyi, zaman doldu bu gece.
Geceler sus - pus şimdi, yıldızlar küskün bana,
Kuşlar gibi pervâz ederken sonsuzluğa ruh;
Kendini renk renk ışık deryasına saldılar.
Her zaman sıkıntılara duçar olan güruh,
Maddi alemden, mana alemine daldılar.
Önlerinde bahçeler, geride nûrdan bir ırmak;
Manalı gözlerle, bana bakarken,
Kâh incittin Beni, kâh kırdın Beni!
Mecnun gibi Leylâ, Leylâ ararken,
Sıcak sahralarda, yandırdın Beni!
Gözün kapat dedin, Ben zaten kördüm,
İman eden kalpte riya yer bulmaz,
Hıyanet gölgede sanma Mehmed’im!
Bu yolda yürüyen asla kul olmaz,
Ömrünü kimseye, sunma Mehmed’im!
Dağlardan fırtına, esip gelmeden,
MUHABBET
Ne zaman yan yana, gelse gönüller ,
Dilde sevgiyle sen vardın, muhabbet.
Hatırlanır her an, güller bülbüller,
Tadı bitmeyen bir baldın, muhabbet...
Dert asrının bağrında nura gönül verirken,
Sözleri rahmet gibi kalbe ruha ererken,
Hak deyip yürüdükçe dağı taşı delerken…
Önden giden atlılar, sanki kanatlıydılar.
Rüzgâr, eserken yine, huşûyla görünerek,
Bir ses kaldı geceden, sükuta geçmiş şimdi.,
Özlemek, her nefeste, sevdâya düşmek miydi?
Yârin adı dillerde, gül gibi açmış şimdi,
Özlemek, sanki her gün, bir kabri deşmek miydi?
Yollar uzar gönlümden, karanlık gecelere,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!