Sen, ''Gitmem'', dedin ya hani,
kollarımda uyuyup kalacağını fısıldadın ya o gece,
ben sustum, ben yalnızca sana inandım, inanmak istedim.
Zordu belki ama ne mümkünki inanmamak sana,
sözlerin öyle duruyordu ki, ardında sessiz bir yemin gibiydi.
Ama o sessizliğin içine gizlenmiş bir uzaklık varmış,
ben görememişim, sen kandırdın, ben hep kandım.
Oturup anlattın ya ellerimden tutarak,
yorgun olduğunu, kendini bulmak istediğini,
başka şehirler, başka yollardan bahsettin,
sanki başka bir sen varmış da ben bilmiyormuşum gibiydi.
Gözlerin, anlatamadıklarınla dolup taşarken,
kelimeler yetersizdi; ne senin ne de benim söyleyebileceklerim.
Ve işte o an anlamıştım; sen artık gitmeye hazırdın,
benim sana sarılışım ise boşlukla dolmaya.
Bilsem de sarılışının yalan olduğunu, darmadağın olmuştum.
Gittin. Ardımdan bakmadan, belki biraz yavaş ama kesin adımlarınla.
Gittin ya hani, gitmem, bırakmam seni diyordun ama gittin işte, bıraktın.
Gidişin bir boşluk yarattı; ki söz vermiştin değil mi?
o boşluk da sana ait şimdi, sana ait her sessiz an gibi, yaşayacağım her an gibi.
Çünkü içimde kalan her şey seninle dolu,
bir gölge gibi, geride bıraktığın ağır bir gölge gibi.
Seninle aynı rengi taşıyan gökyüzü tabloları var şimdi odamda,
sadece hatıraların iz düşümünden ibaret bir mavi,
çünkü senin gözlerin de öyleydi, ne kadar uzak olsada bana, kalbime o kadar yakın.
O mavilikte kaybolmuş bir martı gibi,
benim kalbim de senden yitip giden o son bakışta kayboldu.
Ve şimdi bu yokluğun sızısında,
senin bıraktığın sessizliği dinliyorum; bir yankı gibi,
sanki her cümlende saklı bir elveda varmış gibi, aklımı yiyorum, dayanamıyorum.
Bir iz bıraktın, o kadar derin ki hala ben oradayım,
sesin kulağımda, gidişin ise kalbimde bir yerlerde…
Her sabah senin varlığından kopmuş bir dalga gibi kalkıyorum,
Aslında iyileşiyorum, seni de düşünüyorum fakat
dalgalar sahilden çekilse de kumda bıraktığı izler kalırmış.
Sen de bende derin izler bıraktın, ben gene seni düşünüyorum, ben hep bu masalda senle yaşıyorum.
Senin izlerin de dalgalar gibi; senin isminden geriye bıraktığın yaşanamayan bir hatıra,
yırtık, delik deşik ama kopmayan, belki biraz acı biraz geçmiş ama unutamadığım.
Küçük hayallerimiz vardı, o basit cümlelerinin ardına saklanmış,
sen de o hayallerimizi aldın yanına,
her adımda biraz daha eksiltip beni, biraz daha sensiz bırakarak.
Ama olsun, sen gittin diye hiçbir anı yitmedi, hayallerim de hala benimle,
seninle yaşanan herşey ise hala burada ama sessiz ve durgun.
Bazen düşünmeden de edemiyorum;
sen de benim gibi arıyor musun acaba gittiğin her köşede bir parçamı,
onun elini tuttuğunda, benim bileğimdeki sıcaklığı bulamayıp,
bir yabancıyı mı hissediyorsun kendinde?
Yoksa her şey tam mı şimdi? Tamamlamış mıydın o gece son kez gözlerime bakarken?
Artık satırlarımla senden kalanları yaşıyorum,
belki biraz eksik, kesinlikle sana tutsak, biraz senden ödünç, ama yaşıyorum, seni içimde yaşıyorum.
Ve biliyorum;
her gece kendime anlattığım bu masalda,
Ölüp yiteceğimi.
Salih Küçük
Kayıt Tarihi : 26.10.2024 18:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!