Mayısın 15 inde niğdede doğdum köyümün havasıni daha tam soluyamadan dağlarına türküler söylesemeden kendimi bu koca şehir istanbulda buldum çocukluğum arkadaşliklarım dostluklarım hep burda geçti ilokulu vasat bir okulda tamamladım liseyi ondan vasat bir okulla derken hayatım hep bu vasatlık icinde geciyor ama her zaman icimde büyük işler başaracagım inancımla hareket ettim ve hep öyle devam edecem çunkü ümit bizi hayata bağlayan tek şey geriye kalanlar çölde serap görmek gibi kısa vadeli sonrası yalnızlık kahir ve bütün bunlarla boğuşan tek silah ümidim belki sizde öylesiniz neyse konuyu uzatmadan değinmem gerekirse şu an üniversite mezunuyum bana üniversite ne kattı derseniz koca bir hiç ben insanın başkasının düşünceleri ya da fikirleri ile değil kendi düşünceleri ve fikirleri ile olgunlaştığına inanırim bence eğitimde bu yönde kurgulanmalı ögrenciyi belli bir yola sevketmek yerine onun kendisini doğruya götürecek yolu bulmasına yardım edilmeli okuduk çalıştık o sınav benim şu sınav benim gezdik peki ne oldu dememeli boş muhabbete gerek yok ben bir filozof değil bir şairim ama nefret ve sevgi arasında kalmış bir şair
Hüznüm; süngülü yalnızlıklara itilmiş bir Dersim gecesi,
açlığım; bir deri bir kemik,
sabrım; altı aylık unutulmuşluğuyla bir Bahçesaray'lı
ve korkum; yollarına sinmiş bir çakal
ya gidenler evin yolunu bir daha bulamazsa Anerka!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!