Serin sonbahar geceleri gibiydi sevdamız,
Yaprak misali düşüyorduk toprağa.
Onların sessizliği bizim çığlıklarımız,
Bizi görüp anlıyordu doğa.
Usulca yağmurlar damlıyor,
Basıyorum buz gibi taşlara
‘Hissediyor musun?’ diye sorma
Hissetmiyorum.
Tenim mi soğuk yoksa yüreğim mi?
Bilemiyorum.
Sahi ne, Neden, Nasıl, Ne zaman, Kim soğuttu ki?
Hayat yoruyor insanı,
Sabretmek yoruyor,
Umutlanmak yoruyor,
Şarkılar, şiirler yoruyor,
Hazmetmek yoruyor,
Umursamamak bile yoruyor..
Pervam yok gündüze çöken karanlıktan,
Ben zifiriyi güneş tepedeyken de gördüm.
Gecenin fecrindeyim, bak ağarıyor tan,
Ben seni indimde yâr sanırken de öldüm.
Hayallerimin fermanında hükmün var,
Çok yaş akıtamam belki gözümden,
Belli edemem ruhumun kırılganlığını,
İçimde fırtınalar kopsa yüzümde rüzgar estirmem ama;
Yüreğim yanar..
Cayır cayır yakar canımın her zerresini,
İçimi eritir,
Ebediyeti sevmeye şahit kılmaktır,
Uzaklara sevdalanmak.
Daha makuldür geceye sığınmak,
Tüm yaraları gece açmak, kanatmak,
Belki de ağlamak..
Gökyüzünden kayan yıldızların anısına;
Yalnızım yine gecenin tenhasında,
Nereye gittiğimi bilmeden yürüyorum,
Her şey bitecek güneş doğduğunda,
Şafağa kadar ben hep ölüyorum.
İçimde kocaman bir fırtına,
Hakkın yoktu beni bırakıp gitmeye,
Hakkın yoktu beni sensizliğe itmeye,
Çiçekler böcekler seni sarmadan yanındayım,
Gözlerim yokluğunu görmeden yanındayım.
Hani sen karanlıktan, yalnızlıktan korkardın?
Söylenmesi gerekenler söylenmişti,
Söylenmeyenleri de sessizliğimizle anlatırız..
Anlatamadıklarımız mı?
Kalsın içimizde, yarım
Onları da sonraya saklarız.
Gelmesi gerekenler vardı,
Dur gitme, dinle biraz
Söyleyemediklerim, anlatamadıklarım var heybemde.
Gözlerimin içine bak, anla
Yoruluyorum her nefes alışımda
Her gün biraz daha zor geliyor yaşamak
Keşke şimdiden bu kadar tükenmiş olmasaydım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!