Bir susma geliyor dilime, seni anlatmaya yeltenince.
Arştan tüm kelimeler dökülüyor bin yıllık çaresizlikle.
Ruhum sallanıyor yokluğunun estiği memleketimde,
Mana beyhudeliğe savruluyor, sancılanan bir ıslık tutuşuyor.
Utanmış bir gülüşe takılıyor aklım,
Bin yıllık ölüm
Avuçların açılınca, rüzgarla koşan bir kısrak artık her zerrem
Nereye karışır nereye akarım nerede kalır ahım bilmem
Saçlarımı dökerim omuzlarımdan, parmakların sıkar boğumlarını kanatır
Ben üstümde ince bir sızıyla kendimden geçer de bir daha dönmem
Derme çatma kuş yuvaları sahipsiz,
Bin yıldır göçen olmamış buralara.
Ağaç diplerinde gözleri uzaklara dikili,
Sırtıları sert ve tırtıklı gövdelere yaslı,
İçi doldurulmuş keçiler.
Her biri hala uyandırılmayı umuyor.
Yürüdüğüm dar ve ıssız sokaklarda adını mırıldanıyorum,
Ellerim taş duvarlarda gezinirken, öfkeli bir yalnızlık sarıyor her yanımı,
Nefesi duman kokan yalnızlıklar biriktiriyorum,
Yanıp yanıp yine yangınını bağrında söndüren bir aşk büyütüyorum.
Yağan yağmurdan hüzünü saçlarımda damıtıp şakaklarıma asıyorum,
Ve erteliyorum tüm mutlu sonla biten filimleri izlemeyi.
Ahenksizce titreyen bir kırıntı gibi düşüyorum gözden
Sürat, nefesimi kesiyor fakat yol bir türlü bitmiyor bin yıldır.
Zaman yarı yolda durmuş,
Varoluşsal bir sancıya tutulmuş kıvranıp duruyor.
Yüzüne baktığımda, gebe olduğu bütün anlar
Yaşanmak için doğmaya hazırlanıyor.
Zamandı adınız efendi! geniş ve sürekliydi
Anda asılı kalan her şeyi heba ederdiniz bu yüzden
Renkli bir meltem gibi eserdiniz sonra yüzümüzde
Yanaklarınızın tepelerinde efendi! kuyular açılırdı.
Baş döndüren tavaflar yapılırdı arasında.
Siz , efendi! bıkmazdınız dudaklarınızın patikalarını kıvırmaya.
Göçteyim,
Çekilin önümden hatıramın sakladığı en akıl çelici gülüşler
Ellerim öfkemi boğacak,
Tutmasın beni en sevdiğim şiirler
Kendimde kaybolup dönmeyeyim boyunduruğunuzun çukurlarına!
Kendime doğru yoldayım,
Mübrem bir sevda, pejmürde yüreğime bahşedilen gülüşün.
Haddizatında bu dilhun halime acıyıp verilmiş bir bahşiştir gülüşün.
Gözlerim dağlanıyor katman katman ,
Hayalin gittikçe inceliyor,
unutuyorum yüzünü.
Sesin ebruli artık,
seçemiyorum rengini karartılar içinden.
Öbek öbek siyahlıklar damlıyor
Kafes
Ucu kara dantelli perdeler iniyor gökten
Ardın sıra yaktığım mumlar birer birer devriliyor
İnce bileklerime bağlanan kayalar halinden memnun
Aşka esir alınan bir tek ben miyim gözlerinden?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!