Baharın alnında
Ayarsızdır şiir saati.
Yazgıyı dinamitler de
Susturur kasırgaları.
Cemresiz bir gurbetin
Saltanatsız sultanı!
Siliniyor sırlarından zamanın arsız yüzü,
Doğuyor toprağın altından ölümün (g) öksüz güneşi.
Eskiyen yazların artık gülleri kül rengidir,
Alçalan gülüşlere karşı ağlamalar yükselen isyan...
Çoğalırken korkunçluğu, gecenin kara ellerinde,
Ay usulca eğilir de yer yüzüne,
Üfler karanlığın kısık neyini,
Her bir otu tek tek öper.
Salar bir ardıç kuşu
Sesini sessizliğe,
Gül yaprağı dudağını açar
Dehledik geceyi dağların sırtında yıldızlara basa basa
Nal seslerimizde söküverdi şafak, boy/l/adık ufukları
Bulvarlar şaşkın, ovalar utanmıştı suskunluğundan
Sürüklemiştik rüzgârı doludizgin utkunun harmanına
-Sesin ve ezgilerin, hep kulaklarımızda çınlayacak Kâzım-
Acı poyrazın gücü yaslıyor dört bir yana
Kemençenin sırtındaki seste sancıyı.
Hangi linçin ilmeği değdi de sana uşak,
Tekerlendi avucuna yitirilmiş gölgeler,
Çizdiğim tüm çizgilerde
Kırılma, bükülme var
Attığım zar hep kırmızı düşmede,
Renklerin treninde
Takılmış makas karaya.
Sessizliği dokuyor alıcı kuşlar.
Artık bakma
Boşanır güller dikenden
Kısmetse bakmak
Pusuya düşenlerin
düşlerdeki seferine
Boynuna dolanan nehirler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!