Kemer köprü asırlar devirmiş taşlarında
Kervan geçmiş,katırlar yürümüş yamaçlarında
Kimbilir kaç ustanın teri karışmış harcına
Kaç gelin geçmiş, üstünden telli duvaklı...
Ne yanık türküler çağrılmış yıkık kıyısında
Biliyorsun,
İyi olmanı istiyorum diyen sesin kulaklarımda.
Biliyorsun nasıl olacağımı.
Her yağan çiseye katar mısın ışıltını.
Her doğan güne gülümseyerek,
Esen rüzgarlara harmanlayıp misk kokunu...
Gözlerini kapama güne
Gün yetim kalır sensiz uyanamaz
Teninin kokusunu kat ki rüzgara
Sonsuz mesafelerini kanatlasın
Parmaklarını solusun zaman
Bırak uçuşsun saçların,
Uçun kuşlar uçun, Kanat çırpmadan seher.
Kül rengi bulutlara göz kırpmadan mavilik
Tan yeri ağarmadan, güne doymadan gece
Uçun kuşlar ucun, kurşun yemeden seher.
Kanat çırpışınızda, uyanıversin dinginlik,
Vicdan yaraya sargı olmaktır.
Kuruyana cise olmaktır vicdan.
Karaya ak, göklere yıldız olmaktır.
Vicdan ses olmaktır gönül çarklarına...
Vicdan,sensize nefes olmaktır.
Küçük bir çocukken okudum esamesini...
Kara vicdanlı çocuklar kuşlar taşlardı.
Bir serçe üşük, ürkek ve korkmuş,
Yakalanmış tuzak dolu kepenge...
Vicdan muhasebesi yaptım bu gece
Bağırda korunan yavrular gibi
Hücreme kan ettim, yıllardır seni
Geceye doğan yarım ay gibi,
Işığa gark ettim zifir gönlümü
Kıvrıla kıvrıla akar dereler
Eğip bükmeden söylemeliydim belki.
Yıllar var diyemediklerim...
Küçük zihinde pas dolu bir tad yakışmazdı elbet.
Yakışmazdı be dostum dediğini duyarım şimdi.
Karadenizin ani patlaması vardır bilir misin?
Bilmesen bile öğrendin işte.
Şiir tükenmez işte, yandıkça içerde ateş.
Küller soğumasaydı,mısralardı kıtaya eş.
Ben savrulan küllerinde, zerreye razı iken.
Kalem sayfaya hasret, sayfa kaleme uzak.
Bin elem çekerdi gönül, bin ağrı vız gelirdi.
Mısra visale ererken, kafiye süküt bulurdu...
Göz görmezmiş.
Gözler olmasaydı Ruh neyle görürdü?
Bina pencereleri misalinde.
Tarlasında kalsaydı tütün
Duman kime yoldaş olurdu?
Dalgalarda yakamozlar misali
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!