Ah ulan felek
Duyar mısın sana sitem etsem,
Ne acılar çekti
Ne ayrılıklar yaşadı
Bu gönül bir bilsen.
Kaç kez suskun kaldı
Ey gülüm, ey siyah saçlım
Al götür beni buralardan
Karanlıkların olmadığı,
Umutların solmadığı
Aydınlık günlere götür beni,
Her gülüşünde yeniden sevdalandığım
Bir elimde mavzer
Ah bir elimde sevdan
Bu diyardan çekip gitmek var ya;
Her yol çıkmaz sokak gözlerinde
Ne zor, ne müşkülmüş meğer
Yüreğimdeyken vurgunların
Hiç sevemedim, varamadım tadına
Uyanırken bile akşamki promille
Oldum olası şu gündoğumlarının,
Başucumuzda unutulmuş çiğan
Bozulurken tenlerimizin fiyakası
Umursamadan trik trakları,
Alacaksında hayın akşamların
Vurulduk kahpe pusularla
Elimizdeydi bir gül kırmızı
Kan
... kırmızıydı
.... toprak
Yaralı yüreğim sensizim
Kınalı bebeğim hasretim
Üşütür beni yokluğun
Bitmez sensiz gecelerim
Kim söndürür ateşimi kim
Örste dövülen demir
Demiri nar eden ocaktaki kömür
Buluttaki yağmur benim,
Benim topraktaki tohum
Yeni sürgün benim,
Daldaki tomurcuk,tomurcuktaki çiçek
Dün dinlemiş,
Gerçek üstü masallar
Masalcı dedelerden!
Bizden öncekiler
Patlarca alkış tutmuş avuçlar
Tıpkı biz gibi
Ustalar Dönüyor
Yine çakmış ağustos mevsime çivisini
Yanar da ha yanar gökyüzü
Tümden boy, boy kısır başaklar,
... Ustalar dönüyor
Ve birden kaybettim seni
Kayıtsız ve acımasızca,
Katederken kilometreleri
Umut içinde, sabırsızca
Zehir kusuyordu,
Dişleri arasında



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!