Karşımın tam karşısında
Burda yanınımın bu yanındasınız! ..
Hatta daha keskin bir hatla:
Kafatasımın ta içindesiniz! !
Kimsiniz, nesiniz, nerden geldiniz? ..
Uzakları yakın bildik
Gurbeti de sıla
neylersin...
Sevdaları acı bildik
Hicranları vuslat
Gölgelere hümeyleyen 'O' varlık
Işğıyla kırbaçlıyor beynimi;
Yavaş yavaş aydınlanan bu kafa
Alıyor kaybedişin zevkini!
Kaybedişteki zevk nerde? ..
Yok aşkın
bir eşi! ..
Hiç tanımadan
ve bilmeden
büyütülen bu aşkın.
O mazideki tüm
Ant içildi birkez sevdaya!
Yaralasa da beni zamansız her anım
Ve sefada salsam bile cefalara
Silmem ömre değenleri; aksa da kanın.
Sevginin solmazına şanım erdiğinde
Beklemenin nasıl olduğunu iyi bilirsin:
Kelepçe gibi sıkar yüreğini
Kırar içerindeki vuslat şevkini
Ve sevda kabrinde yanar kalbin...
Yaşadık bu duylguyu taa derinden:
Hapsedilemiyen duygularımın yaşattığı,
çıldırtan sebep dolusu hatıra yığınıdır
baktıkların:
Varolmuş, yaşanmış bütün yanılgılarım,
krıstalizasyonlarım, aşk sanrıların, hatırlarım...
Sakın ama sakın kızma bana
Gün kalmadı ömrümde; yarınım yok!
Şu an ölsem cihanda bir ağlayanım yok!
Haniya baki dostluk yalanmış tüm sözleriniz;
Dün yanmda olanlar! şimdi neredesiniz?
Sınadım dostları bila istisna!
Yüreğimim ateşi düştü dilime
Diledim Mevla'dan her gün her gece;
Üç oğul ve üç yıl yetmedi birde
Dokuz ay onbeş gün gözledim seni.
Artık aldı hasretliği, Yaradan;
Bu yazıyı sana yazıyorum;
Odama dolan ay ışığında.
Tanımadan, yüreğimde duyumsayarak
her zerreni..
Karanlık, gece ölüm gibi sessiz.
Görmüyorum kalemin yazdığını bile.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!