Vuruyor şakaklara saat, üç kere!
Tek bir resim kalmayıncaya dek
Acı gökyüzü rengine boyuyor duvarları
Aklım...
Günde üç kere ağrıyor başım.
Ah ne güzel,
az bulutlu sevinçlere gark oluyorum
Vuruyor şakaklara saat,
Kızıl ve lağam sarısı
yaşlarla terliyor tenim, aklım...
zamanı unutuyorum
kokuyor tüm boşluklarım
koksun...
Bir şarkı vardı eskiden
Günde hiç kere çalıyorum.
Yürüyen bir şarkı, durmadan yürüyen
Zehir gibi bir çingeneyle aşk eden
Terkeden, nefessizce sürüklenen
Deliliğini makamında gizleyen
Ölümsüzce kaybettiğim şarkı
Ahh
Vuruyor şakaklara saat, tam üç kere
Hiçbir anlamı yokken, ağarıyor gün
Hiçbir anlamı yokken, yıkıyorum yüzümü
Anlamsızca salınıyorum bahçeye
Ve tüm yüklemler, öznesinden önce aşağılanıyor.
Bütün anlamı yüklenmişken...
Ah diye yağmur yağıyor
Reveransa duruyorum, dizkapaklarımın etiyle,
Acıyor, acısın!
İşte yaralanmış güdük bir ruh
gücünü kaybedince
Paha etmiyor şeytanın tekkesinde
Ve vuruyor şakaklara saat bazen üç kere...
Kayıt Tarihi : 13.3.2007 21:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
03.03.2007 tarihinde Bursa E Tipi Kapalı Cezaevinde, ömrünün en bilinmez, umulmaz hücresinde yazılmıştır. Coşkusuna çocukca şekil veren adamın sızma mavi bir gökle eyleşirken dimağından süzülenlerdir...

TÜM YORUMLAR (3)