Saklanır gün ardında,
Geceyi mesken tutmuş,
Tüm şehir tanır onu,
O herkesi unutmuş.
Bırakmaz ceketini,
Yorgun bir nefes döküldü dudaklarımdan.
Adını söyledi pencereme.
Soğudu parmak uçlarım.
Sonra avuçlarıma düştü kelimeler.
Sustum,
Daha iyi duyabilmek için konuşamadıklarımı...
Soğuk ve boş koridorlar
İçine çekti bizi yemyeşil bahçelerden
Nasıl kandırıldık bilmiyorum.
Ama oradayız işte!
Ne kadar yürüsek de kaçamadığımız
Zifiri karanlık fayansların üzerinde…
Silinirken geçmişimiz gözlerimin önünde,
Bir dur diyecek kadar nefesim yok, sesim yok,
Sana ithaf şiirlerim düşüyor satır, satır,
Bir mısradan tutup da kaldıracak gücüm yok.
Dişlerimde sıkışıp kanıyor kelimeler,
Yarım yamalak konuşuyoruz.
Cümlelerimiz yarım yamalak.
Gülüşlerimiz yarım yamalak.
Yarım yamalak hayaller kuruyoruz.
Bakışlarımız yarım yamalak.
Tutuşlarımız yarım yamalak.
Saatlerimizin camına kazımıştık
En güzel dakikalarımızı…
Dönüp durdu akrep ile yelkovan,
Geri dönmedi akıp giden zaman.
Ben saniyelerin peşinde bir garip çoban,
Kovalıyorum yalnızlıkları.
Çay kaşığınızdan dökülen birkaç şeker tanesi
Rahatsız eder sizi.
Oysa bayramdır,
Parkelerin arasından çıkacak karıncalara…
Simidinizden koparıp ikram ettiğiniz martılar peşinizden geliyor,
Bu aralar, hayattan ne beklediğimi,
Bilip, bilmediğimi bile bilmemekteyim,
Sanki haritasız, pusulasız…
Okyanusta yalnız bir tekneyim.
Gözlerim bakmıyor uzaklara,
Çığlıklar var tırnak aralarımda.
Kazıdım cümlelerimi dudaklarımdan…
Umutlarım da senden hatıra, yaralarım da.
Özgürlüğüm korkuyor yasaklarından.
Gel demem sana.
Gelme sakın…
Aşk tökezledi dudaklarımda,
Bir tek kelime…
Pek çok acıyı sürükledi peşinden.
Şimdi her zamankinden daha fazla,
Seni arayan bakışlarımdaki boşluk kadar büyük…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!