Ahmet Ünal Çam Şiirleri - Şair Ahmet Üna ...

Ahmet Ünal Çam

Parkta yürüyüş yapan ve koşan gençler vardı. Genç bir adam biraz hızlanarak öndeki genç kıza yetişti.
-Merhaba, size bir şey söyleyebilir miyim?
-Buyurun.
-Sizinle koşabilir miyim?
-Hayır.
-Niçin?

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

(+13) Sana Gönlümü Vermem

Sert görünüşlü, iri yarı adam, yaralarını temizlerken bir an aynadaki görüntüsü gözüne takıldı. '-İhtiyarlıyorum galiba.' diye boğuk sesiyle mırıldandı. Kendine kızarak '-Nasıl yaralanırsın, nasıl dikkatsiz olursun.'

Üç gündür Ilgaz dağlarında, bu kulübede saklanıyordu. Ormanın içinde, insanlardan uzak, nerdeyse vahşi doğanın ortasında gibiydi. Ayılar, domuzlar bir kaç kez kulübeye kadar sokulmuştu. Kavgaya alışkın adam, hiç telaşlanmamış, tabancasını doldurup kilitli ama zayıf kapının ardında beklemişti. Özellikle o boz ayı, içerdeki insan kokusunu almış gibi kulübenin çevresini dolanıp durmuştu. Sonunda o da usanıp gitmişti. “-İnsan olsaydın çoktan kurşunu yemiştin” diye fısıldamıştı dev ayının ardından.

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Sus Söyleme
---------
Yakışıklı genç adam, İstanbul’da, Sultan Ahmet Meydanında bir bankta oturmuştu. Hava güneşli, kuşlar da, insanlar da cıvıl cıvıldı. İçindeki neşe, genç adamın dudaklarında dans eden bir ıslığa dönüşmüş, hafif bir sesle çalıyordu.
Genç adam, içindeki yaşama sevinciyle çevreye bakınırken, biraz uzağındaki ağacın altındaki banka yeni gelen genç kızı gördü. İlk andan itibaren genç kızın yüzünün güzelliği ve bu güzelliği daha da artıran gülümseyişi dikkatini çekmişti. Kızın gülümseyişine dalmışken çevrede yayılan şarkıya da ilk defa dikkat etmişti. Gözlerini kızdan ayırmadan şarkıyı dinlemeye başladı;

Mazi yalanmış sanki, sanki bir rüya gördüm.

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

İhtiyar adam tapu dairesinden çıkarken sevinçliydi. Kendi kendine düşünüyordu; “-Oh.. be ferahladım. Ölümlü dünya”.
Oturduğu evin tapusunu, çocuğunun üstüne kaydettirmişti. Tapu dairesinde çıktıktan sonra bir küçük lokantada öğle yemeğini yedi, vakit geçirmek için parkları dolaştı. Bir parkta Cem Karaca’nın şarkısı çalınıyordu; “Allah Yar! Allah Yar! ”.
Akşama doğru eve gitmek için yola çıktı. Bir yandan düşünceler içindeydi;
-Biz öldükten sonra bir sürü işlemle uğraşması gerek. Ne diye eziyet çeksin yavrum.
Oğlunun kendisini nerdeyse zorla doktora götürüşü aklına geldi; “-Kerata amma ısrar etmişti. Sağlığıma verdiği önem kadar, ziyarete gelmeye de önem verse ya. ”
Bir an dalgınlaştı; “-Gerçi, gelin bizle geçinmeye çalışmıyor ama…” derin bir nefes aldı “-Boş ver canım, ne de olsa torunlarımın annesi. Eşine, çocuklarına iyi baksın da…” biraz da kendini teselli etmek için söylendi …biz bu gün varız, yarın yoğuz. ”

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Gün olup uçmuşum,
kanatlarında kuşların.
Gün olup konmuşum,
ortasına ufukların.
Bir de baktım vurulmuşum
takılmışım ağına aşkının

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Bir acı aşk hikayesi
anlatır gibi rüzğar
ağaçlardan gönlüme
süzülür gibi rüzgar.

Alır götürür beni

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

29-12-2007 23:45
Yarim bıraktı beni
gurbete gidiyor,
İçimde bir acı,
buram buram tütüyor

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Durakta mısın,otobüste mi
Yoksa,henüz yürüyor musun
Hacettepeden aşağı?
Yine yüzünde var mı?
O,dalgın,o hüzünlü hâl
Yine bir arkadaşını görünce

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Sizin hiç anneniz
“döneceğim” diyerek
bırakıp gitti mi
bir kapıda, kış gününde?
Beklediniz mi günlerce,
beklediniz mi senelerce

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Türk Cephesinde Ezan Sustu
Yazılış: 12-01-2007 16:20
Çanakkale cephesinde savaş inanılmaz olaylarla devam ediyordu. İngilizler ve Fransızların başını çektiği itilaf devletleri, sömürgelerinden getirdiği Avustralya, Senagal, Hint askerleriyle beraber Türk askerlerine saldırıyor, siperlere bombalar yağdırıyordu. Özellikle denizden savaş gemilerinin top atışı desteği, bütün cesaretine rağmen Türk askerlerini çok zor durumda bırakıyordu.

Türk komutanlar, sonunda öleceklerini, herhangi bir yardım gelmesinin mümkün olmadığını düşünüyordu. Bu düşüncelere rağmen bir adım geri atmak, bir adım geri çekilmek akıllarının ucundan bile geçmiyordu.

Devamını Oku