Ahmet Ünal Çam Şiirleri - Şair Ahmet Üna ...

Ahmet Ünal Çam

Otobüsümüz düzgün yollarda,
Sevda yolu engebeli.
Dalgın bakışlı güzel,
ellerin yanında
Bilmiyor ki sevgimi,
ne demeli !.

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Orta yaşlı adam, salonun boydan boya cam olan doğu cephesinden şehri seyrediyordu. Peşinden bir koltuk geldi, “Oturmak ister misiniz? ” diye oldukça düzgün bir ses adamın kulaklarını tırmaladı. Cihazların ses mekanizmalarında insan sesi kullanılmasından oldum olası nefret etmişti. Önce kızmak istedi ama sonra hatırladı, “10 dakikadan fazla ayakta ve 1 küçük bir saha dahilinde kalırsam, yanıma gelip sesleneceksin” diye programladığını hatırladı. “Hayır! ” dedi öfkeli bir sesle. Sonra bu da onu rahatsız etti. Öfkeyle bağırmak bile, insan öfkesine tepkisizliğe ayarlanmış, yetenekleri çapında her isteği yerine getirmek zorundaki bir robota karşı olunca anlamsızlaşıyordu. Oysa bu robotların yapımında yıllarca çalışan ve emekli olmayı hiç istemeyip, danışman olarak görevini devam ettiren birisiydi.

Şehir manzarası da sıkmıştı artık. Füzyon tekniği ile enerji elde edilmesinden beri, şehrin ışıklandırılması o kadar abartılmıştı ki, gecelerde bile her yer aydınlıktı.

İlk başlarda buna ne kadar sevinmişti. “Daha iyi ya, istediğim saatte fabrikaya gelip laboratuarda çalışabilecek, deneylerimi yapabileceğim.” Diye düşünmüştü. Oysa şimdi çocukluğundaki gibi bir yıldız seyretme şansı bile yoktu.

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam


Orta yaşlı kadın, evin içinde telaşlı bir haldeydi. Eşyaların yerini değiştiriyor, örtüleri düzeltiyor, arada bir mutfağa gidip pişmekte olan yemeğe bakıyor, tekrar salona dönüyordu. Sokaktan gelen her seste pencereye koşuyor, her duyduğu kapı zilinde de, başkasının zili olduğunu anlayıp üzülüyordu.

Başka şehirde iş bulan oğlu, hem uzak yerde olduğundan hem de izin alamadığından 2 aydır gelememişti. Orta yaşlı kadın, büyük bir özlemle oğlunun gelmesini ümit ediyor, kulağı zil sesinde, ayak sesinde telaşla bekliyordu. Her anneler gününde, çocuğunun “Anneciğim, anneler günün kutlu olsun” diyerek, boynuna sarılmasına öyle alışmıştı ki, sanki oğlu kapıdan giriverecek ve koşup boynuna sarılacaktı, sonra da onun için hazırladığı tatlılardan yiyecekti. Oysa oğlu geleceğini söylememişti ki. Kadın, boynu bükük düşündü, “-Ya gelmezse, ya izin alamadıysa. ” İçini özlem dolu bir alevin yalayıp geçtiğini hissetti.

Kadın sabahtan hazırlığa başlamıştı.. Telaşlı halini gören eşi, sorup durmuştu; ” Bu telaşın niye? ” diye. Ama cevabını bir türlü alamamıştı. Sonunda da kadın; “-Bu gün evde işim çok, sen git-gez biraz” diye ısrar ederek, eşini rica-minnet dışarı çıkarmıştı. “Ya, telaşımın nedenini anlarsa, ya saatlerce beklediğim halde oğlum gelmezse” diye düşünmüştü. “Gelmezse” düşüncesiyle bir daha yüreği titremişti.

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Öykü: Aşıksan vur saza… Şoförsen bas gaza
Genç servis şoförü, minibüsünü kenara çekip temizlik yapmıştı. İçini temizledikten sonra arabanın dışını da temizlemek için çıkarken, zemine serdiği gazeteleri de toparladı, götürüp hemen önündeki başka bir servis minibüsünün yanına bırakıp geri geldi. İlerdeki çöplüğe gitmeye üşenmiş, yerlere atılmış gazeteleri görüp de kendisine laf söylenmemesi için de, içinde şoförü olmayan, park halindeki minibüsün yanına atıvermişti.

Arabanın radyosundan, neşeli müzikler çalan bir radyo buldu, sigarasını yaktı indi aşağı. Bagajdan kovasını, fırçasını, çekçeğini, kurulama bezini alıp camlardan başladı yıkamaya.

Camları bitirip, yan tarafları, jantları filan yıkamaya başlamıştı ki iki orta yaşlı adamın geldiğini gördü. Yaklaşanlardan birinin saçları azdı, diğerinin saçı pek dökülmemişti ama oldukça kırlaşmış, nerdeyse beyaz pamuk yumağı gibi olmuştu.

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

18-08-2006 08:20

Bütün acılar, hüzünler
sevda yolumun güzergahı
Onsuz geçen baharların
Kaldı içimde ‘Ah’ı

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Ben çekerken cefayı
Sen unuttun vefayı
Ne bir günü, ne ayı
Dilerim ömrünce gül.

Kanlar döksem gözümden

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Gözü Açılmış Bir Türk
--------

Başlama 07-05-2007 23:50 /Bitiş 17-09-2007 06:40

-Sevgili dostum Sami, Fransız'caya hâkimiyetinize hayranım. Bakın ben yıllarca Türkiye’de kaldım da, hâlâ Türkçe’yi doğru dürüst öğrenemedim. Neyse ki, sizin gibi kıymetli dostlar yardımcı oldu da, rahat ettim.

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Adam, telaşlı, öfkeli bir halde hanımına bağırıp, çağırıyordu. Babalarının sesini duyan iki çocuk ise yataklarından kalkıp salona gelmişti. Babalarının öfkesini görünce, korkmuş, sinmiş halde birer koltukta sessizce oturup kalmıştı.

Adam, çocuklara, hanımın üzüntüsüne aldırmadan söylenip duruyordu;
-Söyledim değil mi, söyledim. Bu gün toplantı olduğunu, açık mavi gömleği ütülemeni söyledim. “Kahverengi gömlekle gidiversen nolur! ”muş. Bu gün sunum yapacağım, karamsar bir görüntü mü vereyim, dinleyenlerin içi kararsın, bu da projeye verecekleri oyu etkilesin! Bunu mu istiyorsun?
-Tamam bey, bitti işte.
Adam açık mavi göleği hışımla aldı;

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Bürokratlar aylık değerlendirmelerini yapmak için toplanmıştı. Ama bu kez aralarına kurumda yeni görev alan elemanlar, genç bürokratlar da katılmıştı. Gençlerle, tecrübeliler sanki karşılıklı iki grup gibi uzun masanın iki tarafına yerleşmişti.
Yaşlılar tecrübeleriyle yol gösterme gayretindeydiler.

-Uluslar arası toplantılarda öncelik diplomatik nezaket kurallarındadır. Bunu asla unutmayınız. Neyse, dış gelişmelerden örneklerle görüş alışverişimize başlayalım. Önce gençler başlasın, sormak, üzerinde görüş alışverişinde bulunmak istedikleri konulardan sorsunlar.

-Biliyorsunuz, Türkmenistan yıllar önce bize şöyle bir teklifte bulunmuştu; “Ortak çalışalım, ülkemizdeki doğal gazı çıkarıp pazarlayalım. Hem siz Rusya’dan alacağınızdan çok daha ucuz doğalgaza kavuşursunuz, hem de ülkenizden Avrupa’ya gidecek gazın satışından yüksek pay alırsınız. Demişti ama bizim yetkililer “Şu anda bütçemiz uygun değil” diye kabul etmemişti, sonuçta büyük zarara uğramıştık. Şimdi de Azerbaycan ve İran petrollerini Nabuca projesiyle Avrupa’ya taşıma projesi var ama ciddi bir ilerleme sağlanamıyor. Sizce niçin?

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Eskimeyen Dost
Çay bahçesinde oturan 55-60 yaşlarındaki adam, yanına yeni gelen aynı yaşlarındaki arkadaşına öfkeyle söyleniyordu;
-Biraz daha gelmeseydin canım, kök salıyordum yavaş yavaş.
-Aziz bey, insan arkadaşını böyle mi karşılar.
Aziz bey, ayağa kalkıp arkadaşına sarıldıktan sonra sitemli konuşmalarına devam etti.
-Ahmet bey, beni saatlerce bekletmen doğru mu!

Devamını Oku