Ördekler eşli yaşıyor, turnalar da öyle.
Kuşlar da bıkar mı diye soruyorum
Penguenlerde çakıl taşı karşılığı aşk
İnek veya at gibi de olamayız;
Susuyorum.
Bu şuursuz eylem intihara sürüklemişti,
Fark ettim bunu.
Uçurumun kenarında tuttum onu
Tuttukça acı geldi elime
Bir yürek sevdadan lime lime.
Mendilimdeki beş elma da duruyordu,
Aldatılmış imamların döşünde halk
Aldatılmamış insanların düşünde şair
Değiştikçe gerçeğin tarifi hedeflerde
Devinir devran
Boşalan bardakların demli tortusunda
Parlak bir hoşgörüde durur insan.
Bir yürek tanıdım sevda göçünde,
Havva, Meryem, Hatice,
Hem de çağdaş anamız.
Elleri narlarda nar
Yüreği yalımlarda har,
Köz aldık köz verdik;
Bir gün böyle her şeyden uzak,
Kumlu bir rüzğar gibi ruhunu acıtırsa yaşamak,
Ustam Nazım'ı oku.
Onun nasıl böyle güçlü olduğuna şaşacak,
Hüznünle birlikte yaşamaya alışacaksın.
Kapısı ve sofrası hatıralara açık,
Bir kadın tanıdım uçurumun kenarında.
Kulağında naylon güller.
Yalancı bir uçurtmayı uçuruyordu olmayan yellerde.
Uzaklara bakıyordu, bahçe içinde bir eve,
Gözlerinde donları düşmüş çocuklar oynuyordu.
Sen Mardin’i bilir misin, nereden bileceksin
Denizi yok ki yüzmeye geleceksin
Kaçakçı değilsin, kaçak getiresin
Denizden bin dört yüz elli metre yüksekte
Kartallar kalesinin güneyinde
Bir evin damı, diğerinin avlusu biçiminde
Sevda gemisini bedenimde yüzdüren kadın
Dalgalarla uzaklaştıkça
Canım yanıyor.
Hasretin deli deprem ağırlığını
Çok eskilerden beri bilirim
Gün doğarken
Saksılarından kopartıp çiçekleri
Köklerimizi özgür yıldızlı göklere
İpekten renklerle örgüledik
Kendiliğinden çözülürken Aslı’nın düğmeleri
Sessiz akan bir ırmağa döküldük
Kadındır; sülbünden düşeli,
Göbek deliğimizden tanırız
Parmak izi bedenimizdeki.
Yüz bin yıldır burnumuzda,
Yağmurda toprak kokusu,
Oyunda, oynaşta,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!