Yürüdük bu yollarda, sen ve ben ağır ağır
Bakmadan el sözüne,hem kör olduk hem sağır
Sen ve ben yapayalnız,ne ana var ne baba
Ne eş-dost sorar oldu,ne de hısım akraba
Bülbül gibi seherlerde uyanır
Gül ile ağlardım ozan olsaydım
Veysel gibi tamburama dayanır
Tel ile ağlardım ozan olsaydım
Toy-düğün eyledim, kına yaktırdım
Seni tanıdığım günün hatrına
Gelinlik kızlara lira taktırdım
Seni tanıdığım günün hatrına
Kara çalıları güle döndürdüm
Gidenin ardından ağlanmaz derler
Ben senin ardından ağladım oğul
Hasretlik yarası dağlanmaz derler
Gözümün yaşıyla dağladım oğul
Hasretlik çekmeyen ne bilir haldan
Balmumuna dönmüş yüzün
hasta mısın kurban olam
Melul melul bakar gözün
Yasta mısın kölen olam
Fidan boyan bir hal olmuş
Ben garip aşığım Anadolu'da
Yollarım hep çamur, toz Koca Ozan
Unuttum pembeyi,alı,moru da
Avare gönlüme yaz Koca Ozan
Gönül erbabısın halden bilirsin
Sevgi ekmiş idin sevda biçersin
Zemheri ayında gül getir dersin
Ne yarim olursun ne vazgeçersin
Sürecek bu sevda mezara kadar.
Aşıklar oturmuş dörtlüğün yazar
Çözemedim seni muamma kadın
Dilinden dökülen sözün hüzünlü
Na murad olmuşsun kalmamış tadın
Ürkek ürkek bakan gözün hüzünlü
Aşkın dergahına söze mi geldin
Ocaklar yakılır, dumanlar tüter
Zalbar'a gitmenin zamanı şimdi
Oyuk'un başında keklikler öter
Zalbar'da olmanın zamanı şimdi
Karıklar açılır sadır dikilir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!