Bir tek yaran kaldı
Tam şuramda
Kasım’ın ayazından
Dert etme gönül
Veren aldı
Yabancıya gitmedi
Oynattığım zaman yerinden
Elimle kaldırım taşını
Yuvasına yiyecek taşıyan
Bir karıncanın
Ürkek bakışlarında
Gördüm çocukluğumu
Bekliyorum dört gözle
Seninle aynı kapı kirişinin altında
Göz göze gelebileceğim
Büyük bir deprem anını.
Olur ya,
Yıkılırsa tesadüfen içinde bulunduğumuz bir bina
Bak arkadaş,
Şimdi akacak suyu bu derenin
Belki elin ıslanacak sadece
Belki yıkanacak tüm bedenin
Bir zamanlar benim durduğum yerdesin
Bir mühür gibi
Kalsın isterim
Parmak aralarımda
Elimi ilk tutşundan
Kalan parmak izlerin
Gittiğin an, anladım ki
Gitmiş yarısı bu şehrin.
Dolmuş gözlerime yaşlar
Çökünce üzerime karası bu şehrin.
Unutulmaz bir aşkı unuttun kalbimde
Bir nefeslik ömrüm varken
Üstelik mevsim baharken
Elimi tut kimse tutmadan
Hadi gel akşam olmadan
Umuda yelken açarken
Gülmek için bir bahane beklersen
Bahaneye endeksli bir mutluluk olur
Seninkisi.
Ne yazık ki insan büyüdükçe
Artarken üzüntüsü, kederi
Unutulduğunu sandığın anlarda
Unutulmadığını unutma baba.
Zira ömür boyu seni hatırlatacak
Unutulmazların var ardında.
Artık bitirelim şu oyunu
Aynı kaderi yaşıyoruz aslında,
Aynı acıları, aynı hayal kırıklıklarını…
Hep aynı döktüğümüz yaşlar,
Hep aynı verdiğimiz savaşlar, yakarışlar…
“Unutmak” dediğin boş bir avuntu yalnızca,
Boşa giden bir nefes, bir teselli acımasızca…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!