ahenk taşı
nehirler akarken öyküsünü
her sokak ayrı denize çıktı
karanlıklar içinde
tende şehriyar oldu zaman
damlalar akıttık mecazımıza
suyu baştan çıkardık
her söz ayrı ses oldu
hep oldu hiç pes oldu
kaldırımlar toz oldu
çıkardık aynayı suretimizden
dışımızı içimize çıkardık
aynur uluç
*
*
"yer yatağı" /kibele yayınları 2015
Kayıt Tarihi : 8.5.2014 22:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Hicret eden... Göç eden diye bilinir anlamı.. Ancak Arapça asıllı etimolojisinde ayrılan vurgusu öne çıkar muhacir sözcüğünde.. Ayrılmanın başladığı yere ise sıla denir.. Sılaya olan özleme ise Daüssıla derlermiş eskiler..
Ayrılmadan sonrası ise '' Yol''adını alır. Yoldaki konaklama yerleri ise gurbet..
Anadolu insanı kronolojileri farklı olsa da neredeyse tamamı muhacirdir.
Muhacir aslında bir kaynaktan çıkarak akan kimsedir.. Akan ,öteye akar.. Öte, ötekidir akış ona ulaşmadan önce. Öteki akışın içine karışınca artık öte değil yolcunun bir parçasıdır..
Akılan yerler, akan şeyin hep içinde kalan bir şeydir.akışın başladığı yerden vardığı yere kadar olan her yer akış sahibinden dışarıda olamaz. Sonuçta her akan şey kendi içine akar..
Aynaya akan bir insan aynada yine kendisi olur.. Kendisi olmasa görüntüsü olmaz. Gölgemizin veya görüntümüzün varlığı kendimizin varlığı ile mukayyettir.
Ahenk ,kaosun görülebilen en derin halidir.. Bu yüzden kaos sanrıdan başka bir şey değildir. Kaos, kozmosu görebilme yetisine sahip olmayan acemi gözlere ait geçici görüntüdür.
Zaman, kaosun olgunlaştırılarak kozmos halini görebilmemiz için bize verilmiş enstrümandır.
Kozmosa ahenk, zamanın padişahlığının, hükümranlığının bilinmesidir.. Tın in, tene gülümsemesidir ahenk.. Hicret eden ırmağın denize dökülmesidir..
TÜM YORUMLAR (2)