Ah yar, kör sevdam…
—Yaren Atalar
Baktım…
Gözlerine baktım; orada kendi uçurumumu gördüm.
Uzaklara baktım; göğün kararmış ufkunda kayboldum.
Kurumuş bir ağaca baktım; dallarında düşmüş anılar sallanıyordu.
Solmuş bir çiçeğe baktım; taç yapraklarında terkedişin kanıyordu.
Her baktığım yerde sen vardın.
Her baktığım yerde ben eksiliyordum.
Yokluğunun içine düşen bir taş gibiyim;
derine indikçe yankım boğuluyor,
sesim kendime çarpıyor,
kulaklarımda suskunluğun çınlıyor.
İçimin perdesi yırtıldı,
ruhuma astığım sırlar dışarıya sarktı.
Aynı masanın kenarında
senin oturduğun sandalyeye hâlâ boş gözlerle bakıyorum.
Düşüncelerim kendi saçına dolanıyor;
bir yumak hâline geliyor.
Çözmeye kalksam kanıyor,
bıraksam kör bir düğüm olarak kalıyor.
Sen, göğsümde hiç sönmeyen dumansın.
Ciğerime üflediğimde bile
benimle yanmaya devam ediyorsun.
Ben, bir çocuğun elinde eriyen şeker gibi
ağzımda acıya dönüştüm.
Tadımdan düşmüyorsun.
Zaman içimde parçalanan bir ayna oldu.
Her kırık parçası adını fısıldıyor.
Dakikalar paslı zincirler gibi sürünüyor.
Her saniye, göğsümü kemiren bir fareye dönüşüyor.
Saatin kalbi atmıyor.
Benim kalbim çırpınırken,
o taşın üstünde açan yosun gibi susuyor.
Senden sonra, ey yaralı heves,
dünyanın bütün kapıları paslı bir kilide döndü.
Her açmak istediğimde
elimde anahtar yerine
kanayan parmaklarımı buldum.
Ah yar, içimde neyi saysam eksik.
Neyi saysam fazlalık.
Sen yokken ben kendime fazlayım.
Sen varken ben eksiliyorum.
Her iki hâl aynı acıya çıkıyor.
Kayıt Tarihi : 9.9.2025 20:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!