Sükût-ı ebedîye gömülmüş ufkun münkesir libâsı,
Nûr-ı mebhûtun ardında saklı bir girîveh-i asûde.
Her nefes, mürur-ı zamânın paslı zincirlerine rapt,
Her bakış, târ u mâhın solgun hicâbıyla mahcûp.
Âh kim, kalbimin menziline sinmiş bir hezârân ukde,
Ve her ukde, kâinâtın satır arası feryâdıdır.
Mevcût-ı hayâl, tenkîs-i bekâya mübtelâ bir nâra,
Külliyât-ı ademden yükselen bir sûz-ı muztar.
Ey mâzi! Reng-i zerdinle hâfızamın levhinde paslı bir hat,
Ey istikbâl! İnşikâk-ı semânın ardında hâlî bir va‘d.
Ben ki, terkîb-i hicrânla yoğrulmuş bir nefesim,
Ve her kelâmım, gurûbun eşiğinde donmuş bir akis.
Zamânın sahîfesine düşen her harf, bir kefâret,
Her hece, bir mihnetin sâye altında inleyen çerağdır.
İdrâkimin karanlık menfezinde yanar söner hakîkat,
Ve ben, o yanışla kül olan bir şiirden ibâretim.
Kayıt Tarihi : 21.8.2025 14:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!