Sessiz bir kıyı neden özler ki hırçın dalgaların tokadını?
Şimdilerde kendi koynuma sapladığım mızraklarla, uykuların en uykusuzunun peşindeyim.
Kapanmamaya ant içmiş yüreğimin dizginlerini, uyanık gözlerimin rüyalarına salıverdim.
‘Of’ diyesi olsa da yüreğimin, dudaklarımın ihanetine şahitlik etmekten dolu dizgin kaçıp duruyorum.
Aynanın karşısında sıksam da yumruklarımı, hiç bir aynaya elimi dahi süremiyorum.
Sanki her şey soğuk bir rüzgarın içindeki ihanetin peşinde hiç yorulmadan dörtnala koşturup duruyor.
Ay aşkından hüsran olmuş tüm yıldızlara sırtını dönerken, kendi yalnızlığına yarımlaşıyor.
Bulutların alemden tüm kaçışları, gökyüzünü yetim bir yavru gibi boynu bükük bırakıyor.
Yüreğimin delice ‘sus’ dediği her gün, bir hançerle söküp atıvermek istedim tüm bu ihanetleri.
Olmadı.
Olamadı.
Hançerin sapı sevgiden biçilmişse, yürekten hiçbir şey sökülemiyormuş.
Sen, kendinden sökülmek istesen de bağrındaki nakış inceden inceye işleniyormuş.
Bak, uzatıyorum şimdi ellerimi yetimliğimin şerefine gökyüzüne doğru.
Ellerimdeki sevginin sıcaklığı ile ay ve yıldızlar ne çabuk da birbirine geri döndü.
Bulutları çatık kaşları ise yüreğime nasıl da serin bir yağmur olup düştü.
Şu an ne mi yapıyorum?
Çalınmış zamanlarıma ait tüm hırsızların yüzlerindeki maskeleri topluyorum.
Kendime biçemediğim tüm günlerin,
Kendime seçemediğim tüm gönüllerin,
Ve kendim için içemediğim tüm sevda kadehlerinin şerefe kaldırılmasını seyrediyorum.
Ama görüyorum ki; suretlerden topladığım tüm maskeler, şerefe kalkan tüm kadehlerin üzerine resmedilmiş.
Haydi!
Şimdi benim gökyüzüne uzattığım ellerim gibi, siz de ellerinizi semaya uzatıp veda edin.
Affettiğim tüm maskelerin şerefine derin mi derin bir sükunetle siz de tüm maskeleri, affedin, affedin...
Kayıt Tarihi : 22.8.2013 18:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!