Herşeyden vazgeçtiği zamanlardı...
Hep aynı köşeye kurardı tuvalini,
Hep aynı sokağa...
Fırça darbeleri hayat verirdi dilsiz duvarlara...
Bir sarhoşluk hissetti bedeninde biranda...
Kırmızı elbisesiyle süzülüp kayboldu Mona...
Gölgesi iz bıraktı ,eskimiş taş kaldırımda ...
.
Adı Mona!!!...
Bir Tablo gibiydi kadın âdeta...
Eşsiz ve kusursuzcasına...
O ne asaletti o nasıl bi edâ...
Bir hayal gibi geçiyordu her akşam ,sanki bir rüyâ...
Kokusuna sarılmak istiyordu adam...
Rüzgarlara yalvarıyordu âdeta...
.
Adı Mona!!!...
Kalem kalem çizdi çehresini...
Tüm kıvrımları canlanıyordu kaleminin ucunda...
Her gece ayrı bir hat ,her gece ayrı bir boya...
Dans ediyordu kadın ressamın tablosunda...
Ateşten bir ruj sürmüştü dudağına...
Küçük bûseler değiyordu fırçasına...
.
Adı Mona!!!...
Sürmeli gözlerini süzerek geçiyordu bir anda...
Aşık olunsun diye vâr olmuştu sanki Mona ...
Rozaydı o, el değmemiş bir bahçenin çiçeği...
Son noktayı koyacaktı...
Ve eşsiz tabloyu sahibiyle buluşturacaktı...
.
Adı Mona!!!...
.
Adı kadın!!!...
.
Adı sevda!!!...
.
Ve Ogünden sonra Mona
Görülmedi bir daha ...
Çeçen kızı Sâre Eda ✍🏻
Kayıt Tarihi : 15.7.2024 03:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)