Kuru ekmek acı soğanla doyarım
Ben hem şehir’e hem de köye uyarım
Her zaman elde görür elde duyarım
Güzel bir kaç söz benim hakkım değil mi
Kar söndüremez içimdeki ateşi
Yokluğun göbeğinde bir yiğit doğmuş
Sevgiyle aşkla kini ve nefreti kovmuş
Uyuz bir çakal kocaman aslanı boğmuş
Hala hala suskunsun ey Millet niye? ...
Ne dağı gördüğün var ne de meclisi
Kalk artık kalk şu kara topraktan, aç gözünü
Uğrunda can verdiklerin gör nice oldu
İnan, herkes unuttu, unuttu sözünü
Güneş yine doğuyor, sade sana gece oldu
Kanını akıtan engeller, kalktı şimdi aradan
Yüreğimi yakan hasretinse eğer
Dizinin dibi yada dağların arkası
Var mı birinin diğerinden farkı
Yakan aynı ateş yanan aynı yürek
Ha ayrı kalmışım kilometrelerce uzakta
Ha yok olmuşum içimdeki boşlukta
Girdiğim tüm yollar çıkmaza saplandı
Ümitsizce koşmaktan bıktım arkadaş
Nerede dert çile varsa bende toplandı
Ümitsizce yaşamaktan bıktım arkadaş
Sevgi sanıp bağlandığım yalan oldu
Her zaman ateş sundun her zaman kül
Ne armağan verdin ne küçük bir ödül
Allah aşkına yüzüme bir kerecik gül
Bütün kastın bana mı bana mı ey felek
Mutluluğu çok gördün sakladın hazzı
Yarınlar ne sorun getirsin ne de telaşe.
Ne sitrese gömsün bizi ne de ateşe.
Dileğim,canıgönülden cümle kardeşe.
Mesut ve bahtiyar oluruz inşallah.
Hayallerin tümü gerçek olsun bir bir.
Gölgesinde otururken yaprakları düşen.
Kiraz ağacımıza çok iyi bak.
Üzerinde sabahları sürekli kuşlar ötüşen.
Kiraz ağacımıza çok iyi bak.
Pek ilgilenmiyormuşsun biliyorum.
Kendimden emin ve nettim
Yalandan öteye gidemedim
Sözler verdim yeminler ettim
Yalandan öteye gidemedim
Önünde eğilerek diz çöktüm
Dola dola patlayacak hale geldim
Ne rahatlaya bildim ne de eseldim
Bağlamanın göğsünde gergin teldim
Yar mızrap değdirdikçe sele döndüm
İçerimde gök gürledi şimşek çaktı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!