Acısına katlanan her yara kabuk bağlardı birgün…
Kabuğunu uzaklara taşıyan bir kaplumbağa yaşıyor içimde.
Yükte ağır pahada hafif şiirler yazıyorum heceleyerek.
Ben bu yolda ü şü yo rum diyorum ve tüm karşılaştığım diyaloglar “şükret haline” diyor yüksek sesle.
Diyalektik gülüşler çarpıyor yüzüme ki yüzüm her seferinde yarım yamalak bir gamze asıyor elmacık kemiklerime.
Yarısı kesilmiş bir elma gibi kararıyor zihnim.
Alzheimer olmuş sözlerinizi asıyorum kulağıma küpe diye.
Kulağıma küpe yapıyorum tüm unuttuklarınızı.
Unutmak ki en çok hatırladığımdır.
Bağdaş kurup kalbimin bir köşesine bitki çayı içiyorum.
Yerime konuşsun istiyorum birileri.
Birileri beni sussun.
Ne diyordu Didem Madak; Bir zamanlar kendimi bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım. Kaç metredir benim yokluğum?
Astarsızlığınıza alıştırdım kendimi.
Derimi yüzerek alıştım.
Bir tüy kadar hafifim artık.
Kayıt Tarihi : 21.8.2017 16:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!