İçimde bir acı var, nedeni sensin,
Terketmek olur da, nerede nefesin,
Aramadan buldum, şimdi neredesin,
Acı ise bal oldu, duyduğum sesin,
Terkettim aşkı, senin yüzünden,
Gelmedin benimle, anla sesimden,
..
İnsan oğlu bir kendini görsene
Hamları tatlıda olmuşu acı
Araştırıp bir karara varsana
Hamları tatlıda olmuşu acı
Yeni doğar neşe verir yuvaya
Yalvarır Allaha el kaldırır havaya
..
Önce acı bir korna sesi duyuluyor...
Sonra aradan iki üç saniye geçiyor...
Bu sefer acı bir fren sesi yankılanıyor...
En sonra acı bir çığlık sesi duyuluyor...
Dört tekerlekli canavar ancak bir duvara çarparak duruyor...
Sokak, acı dolu seslere ve inlemelere boğuluyor
Etraftan cansız bedenler ve yaralılar görünüyor...
..
Bir sıkıntı var içimde
Acı bir duygu benim ki
Şimşekler çakar beynimde
Acı bir duygu benim ki
Önüme engeller serilmiş
Bu sıkıntı benim kaderimmiş
..
Çocuklar neşeli gezip,coşuyor,
Sağa,sola bakmaz yola koşuyor,
Hızlı giden araç vurup düşüyor,
Acı haberlerle nemlendi gözler.
Teve meraklısı anten kuruyor,
Çatının üstünde dim dik duruyor,
..
Girince. acı bahar can geldi cana canan
Acı bakışın gönül hanemde çerağ oldu yanan
Bahar gönül mülkümü umarsız eyledi eyvah can Can hanemde umarsız yaşar tahtsız bahtsız han Geldi çerağ Eyledi tahtsız şafak atmada tan
Cana oldu eyvah bahtsız atmada nabızda kan
Canan yanan can han tan kan şan
..
nedendir bu hiddetim
nedendir bu ateşli bir özlemle bekleyişim
içimdeki şiirleri neden yazamıyorum bir türlü
neden hiddetlenir tomurcuklar açarken böyle
neden gecikiyor hep bahar gelmekte
acı mı duyar her şey büyürken
..
Kahreden bu günler bitmiyor dostum
Sonu gelmeyen ızdırap Dinmiyor dostum
Bıçak sağlanıyor kalbime
Her geçen acı günlerde
Ne suçum var dünyaya gelmemde
Ne suçum var insan olmaktan başka
Kader sillesini vurup geçiyor
..
Ona şu an çok ihtiyacım var; daha önce hiç bu kadar ihtiyaç duymamıştım ona. O kadar acil bir durum ki bu kalbimin ortadan ikiye bölünüp aşağıya, bacaklarımın arasına düşmesinden korkuyorum. Bunun kulağa komik geldiğini biliyorum. Otuz yaşını devirmiş bir adam olarak daha olgun davranmam gerektiğinin de bilincindeyim, ama olmuyor işte. İster çocukluk deyin, ister toyluk hatta delilik. Umurumda değil. Onun yanına gitmeliyim, yoksa sonsuza kadar kaybedeceğim..
Daha önce de buna benzer şeyler hissettiğim oldu. Aslında onu özlemediğim bir an bile olmadı ama farklı ve çelişik duyguları aynı anda yaşadığımdan olsa gerek, bir şekile kendimi tutmayı başarabildim. Ayrılığımızın ilk günleri acı ve öfkeyi birlikte yaşadım. Sonra sonra öfkenin yerini artık tüm hücrelerimde hissettiğim özlem aldı. Sonra özlem yeni öfke nöbetlerini beraberinde getirdi. Zaman zaman tekrar döneceği umudu yeşerdi, sık sık da onu tamamen kaybettiğim fikrine kapıldım. Ama hissettiklerimin herhangi birinde ısrarlı olup alışkanlık geliştirmeme izin vermedi zihnim. Manik depresif bir hal, bir uçta umutsuz bir aşk ve tutku; diğer uçta da iflah olmaz bir öfke ve kızgınlık olan dar bir koridorda bir ileri bir geri götürüp getirdi beni. Kendimi dünyanın en büyük haksızlığına uğramış hissettiğim zamanlarda onu bir kaşık suda boğmak istedim; ama o an karşıma çıksa boyununa sarılıp beni affetmesi için yalvarmaktan başka hiçbir şey yapamayacağımı da çok iyi biliyordum.. Terk edilen insanların terk edildikleri ilk zamanlarda yapabilecekleri bütün saçmalıkları yapıp düşünebilecekleri bütün aptallıkları düşündüm. Öfkem ve acım o kadar büyüktü ki bütün dünyanın bana acımasını istiyordum. Herkes bilmeliydi, vah vah demeliydi herkes, ilgi ve alaka göstermeleri gerekiyordu. Tek başına üstesinden gelemeyecektim bunun. Bundan daha büyük bir acı olamazdı sanki herkes bunu anlamalıydı, hiç kimseye bir şey anlatmama gerek kalmamalıydı. Herkes işini gücünü bırakıp benimle acı çekmeliydi. Ben hayatımın anlamını kaybetmiştim, onlar benim yanımda olup hiç konuşmadan beni anlamalıydı, beraber ağlamalıydık, beraber hüzünlü şarkılar söyleyip, beraber sarhoş olup, beraber öfke krizleri geçirip beraber... O kadar çaresiz ve zavallı hissediyordum ki kendimi, yüzüme "neler yaşadığını anlıyorum ve senin için üzülüyorum" der gibi bakan herhangi biri bile kanayan ruhumu biraz teskin edebilecekti. Olmadı. Belki ben onlara nasıl ihtiyaç duyduğumu hissettiremedim belki de onların çok işi vardı. Durup böyle saçma sapan hezeyanlarla ilgilenemeyecek kadar meşguldüler. Sonunda onlar da öfkemden nasiplerini almaya başladılar. Beni terk ettiği için ondan, beni anlamadıkları için onlardan ve elimden hiçbir şey gelmediği için kendimden nefret etmeye başladım. Hatta bir ara bölündükçe çoğalan bu öfkenin içimdeki aşkı bile alt ettiğini düşündüğüm oldu. Ama tüm bunların zavallı birer savunma mekanizması semptomu olduğunu o kadar iyi biliyordu ki bir yanım, içten içe beni yiyip bitiren sızı tek bir gün bile azalmadı.
O kadar üzgündüm ki, hayatla işimin bittiğini düşünmeye başlamıştım artık. Yaşıyor olmak için yaşamanın manası yoktu sanki. Ve tuhaf şeyler düşünürken yakalamaya başladım kendimi sık sık. Hızlı trenin önüne fırlamak, tabanca ya da gaz, yüksek binalardan atlamak, çalışan bir otomobille birlikte kendimi garaja kilitlemek, yarısı boşalmış rakı şişesine iki kutu xanax boşaltıp yavaş yavaş çözülmesini bekledikten sonra tek yudumda kafama dikmek, odamın kapısına ve camına çok sayıda asma kilit taktıktan sonra anahtarları kapının altından dışarı atıp odadaki bütün kitapları ateşe vermek.. Ama o kadar korkaktım ki tüm bunlar birer fantezi olmaktan öteye geçemedi..
Şimdi daha sakinim. Ve daha az öfkeli. Hala üzgün ve çaresizim evet ama biliyorum ki içimdeki sevgiyi öldürmeye hiçbir duygunun gücü yetmeyecek. Artık başka hiçbir şey umurumda değil. Tek bir şeyden eminim. Ona şu an çok ihtiyacım var. Daha önce hiç olmadığı kadar. Nasıl olur bilmiyorum ama onu görmek zorundayım. Yaptığım ya da yapmadığım her şey için özür dilemeliyim. Onu ne kadar çok sevdiğimi ve o olmadan her şeyin ne kadar eksik yaşandığını anlatmalıyım. Bir bebek gibi hiçbir şey bilmeden ayaklarının dibine atmalıyım kendimi, tutup ellerimden kaldırması için gözlerine bakmalı ve her şeyi onunla yeniden öğrenmeliyim. Geçmişteki doğruların ya da yanlışların muhasebesini yapmaktan vazgeçtim. Hiçbir şey, hiçbir yaşantı hiçbir söz umurumda değil artık. Nefes almakla alamamak arasındaki fark gibi bir şey şu an onu görmek ya da görememek. Olgun davranmak filan istemiyorum. Ağırbaşlılıktan da bahsetmeye kalkmasın kimse. Bilincim yerinde, sakinim, ne istediğimi çok iyi biliyorum. Benim şu an sadece ona ihtiyacım var. Daha önce hiç olmadığı kadar...
..
Nedendir bitmeyen bu kara yazı?
İşte yine gönül penceremde acı…
Sevda türküleri dilimde bazı,
Öten baykuş mu ki, nağmeler acı? ..
Al kanlar içinde çırpınan benim,
Gülen gamzelerde karalık benim,
..
Ben acının adını koyamadım
Kimine göre acı zahmet
Müm’in içinse acı Rahmet
Kimine göre hayatın cehennemi
..
Yüreğimi yakmak sana mı kalmış
Ayrılmak şartmıydı, toprak gülecek
Yaradan yaratmış, dünyaya salmış
Acı çeken ömrüm, sensiz ölecek
Yar alevlendirdin, aşksız dünyamı
Sıcacık elinle, yakar rüyamı
..
Yılların bir özlemi içimde acı acı,
Bekliyorum yıllardır bitecek mi bu sancı! ..
26.4.1980-Ankara
..
Bazen acı acı güldürür beni
Çeyrek aklın, tüm akılı bölmesi.
Ur olur içimde öldürür beni
Namussuzun, namusluya gülmesi.
Ahmet Süreyya DURNA
..
Daima bize uğrar acı gerçek
Söyle bizi kim diriltecek?
Mahşerde insanlar bitecek
İşte bu bizdeki acı gerçek.
..
Sende yaşlanacaksın birgün ey ACI!
Bir gün seninde saçlarına aklar düşecek,
Öfken dinecek,kaşların çatacak dudakların bükülerek,
Hayat kayıp gidecek tırnaklarının ucundan EY SANCI!
Yaşlanacak kuvvetini yitireceksin bir kış günü,
Dolunay! lı bir gecede seni büyük bir keyifle gömeceğim,
..
Yüregimde ta yüreğimin derinliğinde
Alev alev yanan bir acı
Bir boşluk
Tüketiyor beni
Acı hep acı
Mutsuzluk içinde
..
Herkesin vardır parası
Dil yarası acı olur
Denmesin ki yüz karası
Dil yarası acı olur
Doktor bakar varsa yara
İnsan bazen düşer dara
..
Bin vuslat zinciri umudun seli
Kıbrıs Halkı için büyülü düştü
Hangi yaban emel bulutun yeli
Acı yağmurları Kıbrıs'a düştü!
Kuzeye göç etmek neyin nesiydi
Yabancı güçlerin gizli sesiydi
..
Sadece vücudumuzdaki yara izlerimiydi acı
Sadece arkadan vurulmuşluk muydu acı
Sadece aşk sonrası nefret miydi acı
Eğer biz sadece bunlara acı diyorsak
Acıyla tanışmamışız demektir!
Sadece trafik kazasında parçalanmış vücutlar mıydı ölüm
..