ne mi düşünüyorum; sana nee!..niye, durup durup soruyorsun bu soruyu bana!..anlaşılan, ağzımdaki baklayı öğrenmek istiyorsun de mi!..yemezler efendim, yemezler!..ağzımdaki baklayı, asla söylemem sana!.denize düşen yıldız gibi çırpın dur valla!..istersen kıyıya çıkıp, seril kumlara; aslaaa!..istersen tutup bir şiir oku Veli’den; inadım inat, söylemeyeceğim işte!.bir tekerleme vardı, çocukluğumuza dair, onu hatırladım şimdi.
inadım inat
kıçım iki kanat!..
derdik; inatlığımız tuttuğunda...şimdi büyüdük ya; ne büyümek ama!..ne inatlığımız kaldı, ne de kıçımızın iki kanatlığı, valla!..kıçımızın kanatlarını vurulan kuşlara bağışladık; bok hallerimizden biridir bu!..inatlı ruhlarımızı da bizi kemiren eşeklere!..bu da, yediğimiz bokların ikincisi!..
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum