Farklı kentlerin aynı yalnızlığı
Dilin ucuna gelip de savrulmayan küfürler
Hay ben bu aşkın anasını satanlar
Bırak kaçsın ağzınızdan hayata dair gerçekler
Bak bir şiir geldi uçtu gitti anlamadan
Gülen bir çocuğun gözlerinde bırakıp umudu
Kahkahalarca koşmak isterdim sana
Rüzgâr pencereden içeri girmeden
Süphan'ın başındaki duvak karaya çalmadan
Bir yolculuk düşlemeliyim sevgili
Amaçsızca hiçbir yere varmayan
Bir daha şiir yazmayacaktın hani
Yeminler etmiştin
Kalem kağıt üstüne
Zülüfleri bir kızın titretmeyecekti yüreğini
Alıp başını gidecektin sevda masallarından
Öldü bilecekti herkes seni
Seviyorum seni bugün anladım
Kalkıp gidince öyle
Seni bir daha görememe hissi
Annesinin eteğini bırakmak istemeyen
Mızır bir çocuk misali
Beni de götür gittiğin yere der gibi
Her kentin yalnızı farklıdır
İzmir'inki denize bakar
Cizre'ninki Dicle'ye akar
Bir müzik gibi gelmez dalgaların sesi
Niye yalan söyleyeyim
Burada gizli bir tarih ağlar
Ben Filistin’im Müslümanların sessiz çığlığı
İnsanlığın ortak yarası
Kanı sudan ucuz bir garip varlık
Ve gözünü sevdiğim medeniyeti
Şimdi adalet terazide bir kilo pamuk
Öyleyim
Bir şey düşünmeden
Dalıp giderim
Çiçek olurum
Köklerini topraktan koparan
Bir uçurtmanın peşi sıra
Alnından vurmuşlar seni çocuk
Nedenini bilmediğin bir kavgada
Gözlerin öylesine utangaç
Bir lokma ekmek fazla yemiş gibi sofrada
Sen
Kendi hakkının garibi bu coğrafyada
Bir acı başkasına merdiven
Gözyaşlarıyla vicdanını temizleyen
Sonrası hep aynı
Değişmeyen bir şeyler
Görüyor musun şairim
Sözcükler susturamıyor
Güzel günlerimiz de oldu elbet
İki zeytin fazla yemişliğimiz sofrada
Uzaktaki yıldızlara bakıp
Cigara yakmışlığımız en yeni harmandan
Anam hele az dertli olsun çayımız
Uzun uzadıya anlatayım soğumasın anılarımız
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!