Bilmedim öyle, lüks meyhaneleri
Meraklısıda değildim ya
Biraz beyaz peynir
suyu az, rakısı çok,
buzundan, buğlanmış bardak
Hiç görmediğim, tanımdığım insanlarla
Yoktur dileğim alı veri bilmem tüccar değilim
Korkularımla varmam huzuru divana köle değilim
Şükrün ne olduğunu anladıysan var huzura
Eğilip kalkma, anlamadıysan engini
Cevrinle çevrene bakıp seçme rengini,
Hakkıyla Hakkı bilemezsen bulamazsın huzuru
Sevi ! saat yaklaşıyor gün yavaştan yavaşa atıyor akşamın kollarına.
Ay yarim! ay kıvrım kıvrım güzelmi güzel haspa, süzülüyor denizin koynuna.
Yalnızlık çekme gülüm, otur sahilde yalnızlık çeken banklara esen yeli tut,
Dalgaların çakıl taşlarına vuslatını seyret, geçen günlerimizi yad et.
Anıyorum sensiz seninle, saba rüzgarının söğüt dallarına busesini.
Yine kalkmış bel dönüyor
Bar başında övünüyor
Baş sallayıp göz süzüyor
Şu gönlümün zulümkârı.
Hilallenmiş yay kaşları
AŞK
buz tutmuş ayın
tozlarını savuruyordu rüzgar
ağlıyordu
rakı kadehi gibi buğulu camlar
tandır korunda gök kubbe
Seyrediyor
Epeyce yaşlı, zamanından önce ihtiyarlayan
Banklarda oturmuş, yaşamının olgun demlerinde
İzinden, hançeresini yırtarcasına bağıran rüzgârın
Hengâmesiyle titreyen denizin siğimini
Yıl 1992 miladi,
İskoçya semalarında,Gök kara,
Gölgenin, Kanla boğulduğu toprak, Borak
Vitraylı camlar,
Yurt severlerin katledildiği eski saray içre
Yenidünya düzenini anlatıyor,
Gitme gönlüm gitme
arkanda neler bıraktın gitme
Mutluluğumsun
Üzüntümsün
Ağlıyormusun gülüyormusun
Gitme gönlümün ateşi
Eteğinde danslarıyla, gölgeler gönlü ederken hoş
Sarılmış okşuyor vucudunu, güneş ne de hoş
Saki, gitmiş süslerin belli gece geçmiş hoş
Gözlerini kaplamış hale, mahmurluğu bir hoş
Yıkılmış burçların, çıkmış ay görünür hale
Şuh bir hayal içre, aklıma düştün şeker
Özündür belli huri, cevherin gül/şeker
Kaşındaki kara, gözündeki çiğdem çeker
Dolandım saçlarına, sanki şeytan kemendi
Gönülümü etti tarumar, gözündeki göksafir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!