30 Ağustos Zafer Bayramı

Hüseyin Erdinc
395

ŞİİR


10

TAKİPÇİ

30 Ağustos Zafer Bayramı

30 Ağustos Zaferinin Hikâyesi
Anadolu’nun dört bir yanı işgal altındaydı. Yunan ordusu, İngiltere’nin desteğiyle İzmir’den girmiş, Afyon’dan Eskişehir’e kadar ilerlemişti. Köyler yakılıyor, ocaklar söndürülüyordu. Anadolu halkı ise aç, yorgun ama kararlıydı.
O kararlılığın en büyük sembolü Türk kadınıydı. Kimi kağnısıyla cephane taşıyor, kimi mermi döküyor, kimi açlığa rağmen cephe gerisinde askerin ekmeğini pişiriyordu. Halide Edip kürsülerde millete sesleniyor, Kara Fatma cephede erkeklerle omuz omuza savaşıyordu. Bu topraklarda kadın da erkek de aynı kaderin askeriydi.
Sakarya’da düşmana “Dur!” diyen Türk ordusu artık son darbeyi vurmaya hazırlanıyordu. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü günlerce plan yaptılar. Büyük Taarruz’un zamanı gelmişti.
26 Ağustos 1922 sabahı Kocatepe’de gökyüzünü yırtarcasına top sesleri duyuldu. Mehmetçik yalınayak, aç, yorgun ama dimdik yürüyordu. Süngüler parlıyor, dağlar sarsılıyordu. Düşman mevzileri birer birer çökerken, Yunan komutanı General Trikopis büyük bir şok içindeydi. Onların hesabında Türk ordusu böylesine güçlü bir saldırı yapamazdı. Ama hesaplamadıkları şey vardı: Türk’ün iman dolu göğsü.
30 Ağustos sabahı Dumlupınar’da savaş tüm şiddetiyle sürdü. Türk askeri göğsünü siper etmişti. Kimi elinde süngüyle atılıyor, kimi yere düşerken bile “İleri!” diye haykırıyordu. Başkomutan Mustafa Kemal, savaş alanını dürbünüyle izlerken dudaklarından şu sözler döküldü:
— “Zafer bizimdir!”
O günün sonunda düşman ordusu dağıldı. General Trikopis ve kurmayları esir alındı. Türk askerleri, onları Mustafa Kemal’in huzuruna getirdi. O an tarihin en onurlu sahnelerinden biri yaşandı. Başkomutan, mağlup düşmana bile asaletle yaklaştı. “Bir milletin kaderini küçümsemek, en büyük yanlıştır.” diyerek tarihe not düştü.
Artık zafer kesinleşmişti. Fahrettin Altay komutasındaki Türk süvarileri yıldırım gibi ilerledi. Günler süren takibin ardından, 9 Eylül 1922 sabahı İzmir’e girildi. Kordon Boyu’nda Türk bayrağı yeniden göndere çekildi. O an halk gözyaşlarıyla birbirine sarılıyor, minarelerden ezanlar yükseliyor, gökyüzü özgürlükle yankılanıyordu.
30 Ağustos sadece bir askeri zafer değildi. Kadınıyla, erkeğiyle, köylüsüyle, komutanıyla bir milletin yeniden doğuşuydu. Türk milleti küllerinden yeniden doğmuş, esarete mahkûm edilemeyeceğini tüm cihana ilan etmişti.
Bugün göklerde dalgalanan bayrak, o günlerin emaneti; her 30 Ağustos Zafer Bayramı ise bu milletin “Ben buradayım!” diye haykırışı oldu.

30 Ağustos Destanı

Yıl 1922…
Yurdun dört bir yanı yanmış, kül olmuştu.
Bir milletin kaderi,
Düşmanın süngüsüyle yazılmak istenmişti.
Ama Anadolu susmazdı.
Toprak susmazdı.
Ve Türk milleti boyun eğmezdi!

Bir yanda,
İnançla yoğrulmuş bir yürek: Mustafa Kemal Paşa.
Sakarya’da geri püskürtmüş,
Şimdi Büyük Taarruz’a hazırlanmıştı.
“Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!”
diyerek haykırdı.
Ardında İsmet Paşa, Fevzi Paşa,
Ve yüreği vatanla atan binlerce Mehmetçik vardı.

Diğer yanda,
General Trikopis komutasında Yunan ordusu.
Zaferi yakın sanmıştı,
Ama unuttuğu bir şey vardı:
Bu topraklarda teslimiyet yoktu!

Kadındı ama zayıf değildi.
Şerife Bacı,
Sırtında cephane, kucağında bebesiyle,
Soğukta, açlıkta,
Bir milletin onurunu taşıyordu.

Fatma Nine,
Köyünde erkeği cephedeyken,
Toprağı sürüyor, askere ekmek yapıyordu.
Analık kadar cesur,
Asker kadar dirayetliydi.

Eli nasırlı köylü,
Öküzü kalmamış, arabası kırık.
Ama gönlü sağlamdı.
Bir gününü tarlaya,
Bir gününü cepheye veriyordu.
Çocuk yaşta yiğitler,
Elinde tüfek değilse de,
Elinde umutla cepheye su taşıyordu.

Açtı millet,
Yorgundu,
Çocuklar ağlıyordu geceleri.
Ama gözlerde bir kor vardı.
“Ya istiklal, ya ölüm!”
diyen bir milletin yüreği yanıyordu.

Mermi sesleri arasında ninniler söylenmezdi,
Ama her kurşun,
Bir beşiği koruyordu aslında.
Her siper,
Bir annenin duasıydı.

Ve Zafer Günü: 30 Ağustos

Sabahın ilk ışığında,
Kocatepe’den doğdu güneş.
Toplar sustuğunda,
Zaferin sesi duyuldu.
Düşman bozguna uğradı,
Trikopis teslim oldu.
Anadolu yeniden nefes aldı.

Bir millet yeniden doğdu,
Bağımsızlıkla, onurla,
Kadınıyla, erkeğiyle,
Yorgun ama başı dik…

**Bu destan, yalnız bir zaferin değil,

Bir milletin küllerinden doğuşunun destanıdır.**
Saygıyla
Hüseyin Erdinç

Hüseyin Erdinc
Kayıt Tarihi : 26.8.2025 11:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!