15 Temmuz Destanı Şiiri - Nihat Malkoç

Nihat Malkoç
1670

ŞİİR


29

TAKİPÇİ

15 Temmuz Destanı

...tanklara meydan okuyan bir milletin
şanlı yiğitlerine ve dahi şehitlerine tazimle...

On Beş Temmuz gecesi cinnet getirdi zalim
Cadde sokak kan gölü, bu ne hunhar bir talim(!)
ABD'nin uşağı, vatanı satıyordu
Kanla sulanan yurdun üstüne yatıyordu
Başkent semalarında alçak uçtu uçaklar
Milletin üzerine kurşun sıktı alçaklar
Akış tersine döndü, su yokuşa dayandı
Reis işaret verdi, millet çabuk uyandı
Halk yola revan oldu, palalar ellerinde
Kelime-i şahadet, pelesenk dillerinde

İhanet tuzağına, 'halka hizmet' dediler
Apar topar kaçmaya sözde 'hicret' dediler
Kimliği yok hainin, kemliği var besbelli
Sahibinin sesidir, yemliği var besbelli
El tetikte dolaştı, ihanet odakları
Düşmanlara açıktı o sıcak yatakları
Önüne ne çıktıysa devirdi, harap etti
Millete kurşun sıkmak, ne büyük garabetti
Hıyanet çeşmesinden ne kirli sular aktı
Şeytan onu görünce şeytanlığı bıraktı

Yağdan kıl çeker gibi, sızıp durdu devlete
Hainden ne beklersin, komplo kurdu millete
Ayılar şehre düştü, deşifre oldu inler
Millî irademize pusu kurdu hainler
Gece ruhlu eşkıya, başkaldırdı gündüze
Yokuşlarda tıkandı, Hakk çıkarmadı düze
Kemiği gördüğünde ayaklandı enikler
Hakikat nazarında yüz bin kere yenikler
Paralel şeytanların gözünü kan bürüdü
Kahraman mücahitler kurşunlara yürüdü

Şaşkın ördek ters daldı, halkıyla girdi harbe
Millet ayağa kalktı, darbeci yedi darbe
Manga magandalaştı, kurşun yağdırdı itler
Bu kutlu toprakların tapusudur şehitler
Millete doğrultuldu, milletin emaneti
Tarihler yazacaktır bu büyük ihaneti
Cunta yalan üretti, hain planı çoktu
İstikbâli çalanın çepçiden farkı yoktu
Milli irademize pusu kurdu cuntacı
Meydanda görülmedi tencereci, tavacı

Mankurtlaşmaya mahkûm tarihini unutan
Sert bir muhtıra verdi haine başkomutan
Yurduma alçakları uğratmadı yiğitler
Bayrağın gölgesinde bayrak oldu şehitler
Firavun'un dölleri salya sümük azdılar
Yiğitler destanını kanlarıyla yazdılar
Aydınlık fecir çıktı, gecenin karasından
Misk ü amber yayıldı şehidin yarasından
Serdengeçti yiğitler döküldü meydanlara
Hadlerini bildirdi vicdansız şeytanlara

Halk sokağa akarken kefenini kuşandı
O bin yıllık gecede ne acılar yaşandı
Zifiri bir geceydi, uzadı asır oldu
Acılar katmerleşti, yürekte nasır oldu
Haine çehresini çattı gül yüzlü hilâl
Puslar dağılsın diye ezan okudu Bilâl
Yunan'ın döllerini tanklardan indirdiler
Din-i mübin uğruna haini sindirdiler
Yiğide kefen oldu, zannetme bayrak düştü
Şahadet bahçesinde gonca, güle dönüştü

Her an teyakkuzdaydı ihanet odakları
Çeteler derdest oldu, kurudu batakları
Haçlı geçememişti, Boğaz'ı geçmek zordu
Bu puslu havalarda dost düşman seçmek zordu
Başkomutan 'çık' dedi, millet çıktı dışarı
Zalimler derdest oldu, böyle geldi başarı
Dünyada yaşattınız, kıyamet günü bize
Kimse unutturamaz, o kara dünü bize
Millet unutmayacak, katran karası yüzü
Kanunlar affetse de affetmez millet sizi

Yurduna kuyu kazdı, canı çıkası canı
Kaç kez vizyona girdi ihanet fragmanı
Kripto hainlerin tüm sözleri yalandı
O gece bir kez daha bayrak kanla sulandı
Gözyaşlarımız bile kırmızı akıyordu
Tarifsizdi acılar, yürekler yakıyordu
Tankların gölgesinde uzun bir gece oldu
Şerefliydi bu millet, daha bir yüce oldu
Başlarına yıkıldı hainlerin hilesi
Darbeciye direndi ümmetin son kalesi

Gerisi teferruat, söz konusu vatandı
"Allah" ism-i şerifi yüreklerde atandı
Direniş mektebinin onurlu neferleri
Bu kutlu yürüyüşte hayroldu seferleri
Akıl savuşup gitti, nefret ekildiğinde
Her şey ortaya çıktı, sular çekildiğinde
Alçaktan ne beklersin, bilmek değil kehanet
Sınırları zorladı beynelmilel ihanet
Devletin yeri baştır, kuzgun üşüşür leşe
Kırdırmak istediler kardeşleri kardeşe

Bukalemun ruhlular, masuma attı suçu
Zulüm bir bumerangdı, yapana döndü ucu
Paraya biat eden, her şeyi para gördü
Denize düşen mel'un, maviyi kara gördü
Zalim devre mülk gibi, aklı verdi kiraya
Hainler deniz bitti, gemi vurdu karaya
Kardeşlik tuğlasıyla bir dünya kurduk o gün
İhanet zincirini balyozla kırdık o gün
Cumartesinden gördü, menfaatçi pazarı
Genişçe kazılmalı taklacının mezarı

Karanlığın en koyu noktasında tan gelir
Mum olmaya razıysan onu bir yakan gelir
Tefrikayla ölürüz, birlikte sağalırız
Ölmek azalmak değil, öldükçe çoğalırız
Allah'a kul olanın her zaman yüzü aktır
Davası Hakk olanın, zaferi muhakkaktır
Hançerlendi hakikat, ümmetin aktı kanı
Uyumak haram sana, at üstünden yorganı
Şerefle dalgalanır, bir daha inmez sancak
Tenimiz çiğnenirse, gönderden iner ancak

Memlekettir aslolan, can dediğin füruat
Söz konusu vatansa gerisi teferruat
Şanlı Çanakkale'yi geçilmez kılan ruh bu
Tankın altına yatan ne şerefli gürûh bu
Bozmasın hiçbir kuvvet, kardeşlik dokusunu
Zalimler hissetmesin cennetin kokusunu
Hainlerin görevi halka mezar kazmaktır
Milletin vazifesi kanla destan yazmaktır
Destanını yazarken elde kalem ağladı
Hıçkırığa boğuldu, gökte alem ağladı

Acının o tiz sesi, sessizliği susturdu
Zalimlerin beynini makatından kusturdu
Millet Hakk'a dayandı, Allah deyip doğruldu
Hamuru şehitlerin kanlarıyla yoğruldu
Onurla savuşturduk, darbe denen illeti
Yurduna sahip çıktı şerefli Türk milleti
Hainler var oldukça milletin bahtı gülmez
Hakk'a secdeden başka başlar öne eğilmez
Milletin aleyhinde planlar kurulamaz
Halkın direnişinin önünde durulamaz

Nihat Malkoç
Kayıt Tarihi : 28.7.2016 21:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Nihat Malkoç