bir hayalin üstüne eğildim —
göğsüme çarpan sokak, alnıma değen yalnızlık
bir çivinin ucunda sarkıtılmış seher vakti
kırık bir dua gibiydim o sabah
ve sabahın altını çizdim —
biçimsiz bir kalemle,
yalansız bir unutuluşla
bir çocuk ağzında kuş tüyü saklar
ben ağzımda taş
çünkü bazı suskunluklar taşır insanı
bazı sokaklar eğilmez
yani bana öyle öğretildi
yamul ama eğilme, dediler
bense içimdeki harfleri
bir kıble gibi taşıdım
ve şehir
beni hiç tanımadı
hiç duymadı saat 04:17’yi
ben o saatte düşüyordum
bir duvar gibi kendime
her düşüşümde
bir tabela yanıyordu içimde:
“istikamet bilinmiyor”
bir gecede taşınan evler gibi
kendimden boşandım
boşandım duvarlardan, seslerden
bir su bardağının içindeki kırık gibi
sessizdim, ama keskindim
ben seni sevdim —
sanki kalbim kuzey kutbuymuş gibi
hep oraya döndüm
hep orada kayboldum
sen, alnımın ortasında bir eğrilikti
ama ben —
bir ayetin aralığından
dimdik geçmeye niyetliydim
seninle yamuldum
ama eğilmek değildi bu
bu, kalbin kıblesini şaşırmaktı
duayla başla, dediler
biz ise amin demeyi unuttuk
ve sonra
bir köprüde bir adam
ellerini göğe değil
kendi içine açtı
ben o ellerde buldum kendimi
çünkü bazı istikametler
sadece içe çıkar
bazı yollar
çökmüş sokak lambalarında gizlidir
adımı unuttum
ve artık
adı istikamet olan sokakta oturuyorum
komşularım hep suskun
hep dimdik
hep biraz eksik
bir ayetin içinden geçtim —
görmeden
duymadan
ama hissederek
ve orada anladım
bir adamın doğruluğu
bazen bir kadına eğilmemesidir
bazen bir şehre susması
bazen bir şiirde sapasağlam
düşebilmesidir
şimdi
bir hayalin üstüne eğilmiyorum artık
çünkü artık biliyorum
bazı düşler secdeyle karışır
ve bazı dik duruşlar
bir emir kadar suskundur
yamuldum
ama eğilmedim
Zer Duhi
Kayıt Tarihi : 9.8.2025 05:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!