Onur BİLGE
Nedense her şey düşüncede kalıyor, tatbik edilmiyor, edilemiyor. Haydi, akşam namazı kaçtı, diğerleriyle birlikte, yatsıyı yakalayabilseydim! Defalarca niyetlenip, beklemeye bıraktım. Birkaç kere abdest aldığım halde yine başka işlere daldım, erteledim. Sabaha karşı Allah’tan utandım da kalkıp kıldım. Ben de kıldım, sabah ezanı da okundu! Bu kadar olur yani! Daha seccadeden ayrılmamıştım. Ezanın bitmesini beklemeden devam ettim, bitimine yakın bitti.
Uykusuz bir gecenin sabahında ayaktayım. Dışarı içeri gidip geliyorum. Mutfaktan bir şeyler aşırdım. Ayaküstü atıştırdım. Uykusuzluk açlık hissini arttırıyor. İçim bayılıyor. Çok miktarda kahve yaptım. Kulplu, büyük bir seramik bardağa doldurdum. Bir taraftan yudumluyor bir taraftan da dünkü simitlerin sarılı olduğu samanlı kâğıda tükenmez kalemle notlar alıyorum.
Kahve, sabahları sanki daha güzel kokuyor. Lezzeti de farklı mı ne? Kalitesinden desem, akşam içtiğimiz de aynısıydı. Tadına tat eklenmiş sanki. Lezzetine lezzet…
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan