Onur BİLGE
Bu sabah, işe gitmek için kurduğum saat yedide çaldığında, uyanmakta zorlandığım zamanlarda yaptığım gibi sağa sola dönmeye başladım. Yastığımı düzeltiyor, rahatıma uygun şekiller almaya çalışıyor, sanki yeniden uyumaya hazırlanıyordum. Oysa kalkmalıydım. Çok vaktim yoktu. Mutlaka yapmam gereken şeyler vardı; duş, kahvaltı, giyinme, makyaj…
Bir de uyumaya hazırlanmak! Beş dakikacık daha… Olur mu? Nasıl kalkacağım ya?
Sırtüstü yattım ve bisiklet çevirme hareketine başladım, yavaştan. Bunun için çok erkendi. Gücüm yoktu daha aslında ama içimden neden bu isteğin geldiğini de anlayamadım. Gözlerimi açamıyordum. Kirpiklerimin arasından ayaklarıma baktım. Yeni uyanmanın tam açılamayan şuuruyla her tarafı ruhani bir varlığın kapladığını hissettim. Dış ve iç, her yeri kuşatmıştı.
Nurlu ihtiyarın yanaklarında.
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.
Süzüyor ufukta bir kızıl yeri,
İçi karanlıkla dolu gözleri;