(bu yalnızlık, bu kayboluş ve her akşam kızıla boyanması şehrin; dudaklarımıza hep bardağın kırık tarafının denk gelmesindendir.../ ve nektarını içtiğimiz aşkın, siyahlar giyerek saklandığımız leyl içinde, bir serçe gibi ürkek ve tedirgin yüzümüzü hep sobelemesindendir...// kayboldukça “ebe” olduğumuz bir hayat... / ne garip! ..// o hâlde, hangi müntehir şairle paylaşmalı izimizi? ..)
bir melek müjdesi uçurursun
gökyüzüne
içinin cam kulelerinden.
Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
belini sarmayalı,
gözünün içinde durmayalı,
aklının aydınlığına sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.
Devamını Oku
belini sarmayalı,
gözünün içinde durmayalı,
aklının aydınlığına sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.