Zamanı geldiğinde kır kabuğunu,
Terk edebilmek hayattır bazen.
Yorgun akşamlar sarardı beni,
Hayalin incecik kollarıyla,
Buruk tebessümü loş ışıkların,
Gözlerindeki hüznü fısildardı,
Derin kuytularında solan günün
Bir masal bir yoktu bir vardi
Sessiz göz yaşlarıyla kuytularda bir ana ağlar,
Issız gönüllerde başka sevdalar,
Kefenden usulca kan sızar,
Keyif ortamında şuh kahkahalar;
Satılır gencecik bir beden sarhoş mezesine,
Dolarla yakılır sigaralar.
Aklın kalbine kurmuş dar ağacı,
Kendi ikliminde yaban olmuşsun,
Gönül şehrine yetişir bu acı,
Bağı olmayan bir bağban olmuşsun.
Acı mutluluğun annesidir
Gün gelir doğurur sessizce,
Bir sağanak telaşının ardından arınmışçasına,
Sessizleşir çığlıklar,
Diner acılar,
Başetme çabasıdır aslolan,
Bu gün de zehir kustu en geniş anlamların içinde, sıkışık bir anlamsızlık...
Deli sarmaşık, aklı selimin cetvelle çizilmiş direğine dolaşık...
arınmışlığın alnına bulaşık, sırıl sıklamlığı.
Bir körpe ışık, bir acemi aşık,
İdrak bir fırtınalı deniz, bir kaşık...
Şefkat gibi görünür, bazen zulüm,
Hayat diye sunulur, acı ve ölüm,
Ne garip cellada aşık sineler,
Güle dikenim der, dikene gülüm.
31.01.22
Olmak önünde engel, olduğunu sanmaktır,
Kibir başkasına değil, kendine kanmaktır,
Tavus da güzeldir karga da, bakabilene,
Dert kargayı tavus, tavusu karga sanmaktır
Plan proje, reform ve düşünce,
Beyinde sancı, beyinde işkence,
Yarın için her şey, hep yarın için,
Elde vardır sıfır yarın gelince.
En yüreklisi verilir kesin kararların,
Toslar miskinliğe mahkum sayılır,
Sokak lambası ardından belirir gölgesi,
Ayazın sinesinde gizli yalnızlık sesi.
Tokat gibi çarpar da suratıma yokluğun,
Özlemim olur sensizliğin en son nefesi.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!