“İnsana ölmeyi öğreten
aslında yaşamayı öğretiyordur.” – Montaigne
.......
tüm zeytinler ayaküstü saplantılı bir uykuda
zamanda ölür çılgın anaforların kapı eşiğinde
yanardöner bir mevsimdir yaşam
üryan zulümlerin tıknaz
film setlerinde
tüm zeytinler ayaküstü saplantılı bir uykuda
karabulutların dilsiz ağrıları da varmış ovalara çöken
bunca acı ve elem reva mı yorgun ömrüme bilmem
iç sevincimin soyunu tuza banıp kuruttu vakur yıllar
kaç ölümlünün kumu tozu birikti üstümde
hâlâ dikenleri ellerimde boy boy
can yakan boyu devrilesi
kaktüslerin
dudağımın kıvrımındaki keskin çığlıkları kimse göremedi
hayat bozuk bir meyvenin küflü diş kokusuydu
ben de nasibimi aldım çürümüşlük zindanlarından
ben de geçtim paslı mengenelerin kanlı ucundan
kimse dilimi susturamadı
milyonlarca yağmur kuşu
ağlarken saçlarımda
-kan kurusu
-yaprak ölüsü
kaç yenilginin kırgın naraları asıldı boynuma bilmem
ölümlü bir yolculuğun iki durak arasında doğurgan ağrıların
geçmişi geleceği tümü kustular üzerime
bekleme noktasıydı hüzün ve dertler
ele avuca sığmaz
tüm zeytinler ayaküstü saplantılı bir uykuda
hangi ırmağın g-özünden dökülen son damlayım bilmem
güneş kurutmadan soğuklar dondurmadan
annemin ismini poyrazlar ünlerken
sisli dağlara
-söyleyin ölüme az ötede beklesin
tüm zeytinler uyandı muallak rüyadan
................
21022025085:45
Ayşe UçarKayıt Tarihi : 16.3.2025 23:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!