çatlağını çatlağıma dayadım
uğultumuz artık en çatlak
uğultumuz artık en şehir
tuvalet bir de seninleyken gurbet
bekleme canım, içeri gir
bronşit çatlağından bak ne güzel kıkırdıyor sesimiz
mor imgeli deli pardösümün altında
çıplağım, usulca açıyor sesin düğmelerimi
önce o öpüyor omuzlarımdan
adın kapatıyor dudaklarımı
içime eriyor gitmek
yarısı ağzımdan düşmüş kabak çekirdeği gibi
huzursuz dolanıyor dilimde sözcükler
bu sevişmezlik bildiklerimin hakkını yiyor
acı söz sürülmüş gibi kokuyor cümleden
tatlı bakışlı dilbaz hikâyelerim
hadiymiş canımmış yanıma gelmiş
hadi değilmiş canım değilmiş gelmezmiş
ama ben korktum biliyor musun
sevgisi içime kaçtı sesimin
ben sizin hiçinizim birinizim komik olmayın
hangi haset kesici iyi gelir karın ağrınıza
bunu ben nereden bileyim
henüz koymadım ama taşabilir kahvem
siz de geç kalmayın ayıp olur
laf lafı laf şeyi açar yeri'ne
benim sevgilim böyle
nedenim yokken bırakmayı sever
aya çıkarıp ordan atar beni
düşerken çok saçmalarım
gelse, kucağını açsa
sözcük olup dudağına konarım
gözlerimizi ovuşturduk
aranıp yeniden ovuşturduk
ufuk yok
son ışığını sıyırdı güneş
kara ay var bu gece
halının üstündeki karıncayım
belki biliyorumdur yolumu
odaları dolaştım
kitap aldım bıraktım
ay bu akşam zor doğdu
ramazan davulu değil duyduğun
kalbini sahura kaldırıyor kalbim, dinle
bütün gün hamfendi beyfendi yiyeceksin
benim de öksüz kalacak lülelerim alnımda
yorgunsan seni baştan doğurayım bu gece
büyütüp kaç yaşına getireyim
uyuyan güzel olsan
beni beklesen yalnız
ya da bomboş bir kâğıt
imza çalışırdım üstünde
abanoz koltuğa ne dersin
ben çok gezer dolaşırım
Uzun yıllar sonra sizinle yeniden karşılaşabilmek.....
Bana edebiyatı, kitapları, dostuluğu, tiyatroyu ve insanın özünde var olan gerçek yaşamı öğrettiniz. Sevgili öğretmenim; 'bu gece susmaya gelsem sana' bunu en güzel siz anlatabilirdiniz..
Düşlerinizi, düşüncelerinizi, yaşamınızı, dost ...