Sen hep yürürsün yollarda,yapayalnız.
Soğuk eser rüzgarla bazen aynı yöne esersin.
O da ayrılır senden,belli zaman sonra.
Sen devam edersin bu yola,bir hoş çakal bile diyemeden.
Bu yolda yürürken,tek başına.
Boşuna ağlama,gökyüzü.
Ben senden,çok ağladım.
Göz yaşlarım sığmadı içime.
Zamanla doldu taştı gözlerimden.
Karıştı akarsulara,göllere.
Aktıkça aktı yanaklarımdan.
Beyaz bir şey düşün.
Örneğim,bir bulut
Yada bir kağıt
Kağıdı tercih ediyorum neden mi?
Çünkü,beni sana anlatan en güzel şey.
Bir kağıda her şey yazılabilir,
Ben seni sensizliğin senli bölümlerinde sevdim
Bir işçinin kurumayan alın teri gibi sevdim seni
Henüz koparılmamış bir ekmeğin buğusu gibi
Sobada kalan küller gibi sevdim işte
Aşk Bir Toprak Gibidir,Yağmurda Kokan.
Bakışlarla Ekilir, Toprağa İlk Tohumlar.
Hemen Sonuç Veremez,Bekleyip Göreceksin.
Yılmayacaksın,Gece Gündüz Uykusuz Kalacaksın.
Ellerinle, Tırnaklarınla Eleyeceksin.
Gerekirse, Göz yaşlarınla Sulayacaksın.
Dünyanın 7 harikası sende biliyor musun
Evet yanlış duymadın sende
Onu yeryüzünde arama boşuna
Çünkü o çok yakınlarında
Bu yazdıklarımı okuduğuna göre görüyorsun
Ya görmeseydin…!
Ben alışığım, tek kişilik muhabbetlere.
Kendim anlatırım, kalbim beni dinler.
Bazen kalbim anlatır,ama ben dinleyemem.
O zaman anlarım ki ben gidiyorum,buralardan.
Atarım kendimi,karanlık sokakların kollarına.
Uzanır nefesim,gecenin bitmek tükenmez soluğuna.
Bir çocuk bekliyor, sokağın buzlu kaldırımlarında.
Kar yağıyor, şakaklarından damlıyor yanaklarına.
Üşüyor çocuk, kimse yok içini ısıtacak.
Soğuk işlemiş, kalbinin ısınamayan hücrelerine.
Yapayalnız sokaklarla, arkadaş bir çocuk
Ağlamaya korkuyor, gözyaşları soğuktan donmasın diye.
İstanbul, İçimde Sevgi,Dilimde Yalnızlık, Kalbimde Atış.
Hayalimde Perde,Gözyaşımda Mendil,Şiirim De Kağıt.
İstanbul,Denizin Tuzu,Şekerin Demi, Dalgalanan Gemi.
Avluda Gün Batımı, Genci, Erkeği,Yaşlısı Ve De Kadını.
Ekmeğin Buğusu,Çiçeğin Yaprağı,Ağacın Meyvesi.
İstanbul Aşk Demek,Aşk İmkansızı sevmek.
On yaşında, yeni açan bir güle benzer.
Yirmi yaşında, kokular saçar artık çevresine.
Otuz yaşında, yapraklarından bazıları dökülür.
Kırk yaşında, bazı yıllar açmaz yaprakları.
Elli yaşında, yapraklarını böcekler yer.
Atmış yaşında, suları kuruyan bir göle benzer.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!