Çiftçi sürmüş toprağı, gömülmüş ekin gibiyim
Köküm toprakla kardaş olmuş, tekâmüle boyun eğer
Dallarım filizlenmiş, su ve toprak ister
Sahibim meyve hasadı gelsin ister
Hasat bitince insanlar faydalanmak ister
Anladım ki beyhudeymiş yaşamak
Seni söylemedikçe kalbim
Anladım ki nefes değilmiş aldığım
Sen diye solumadıkça ciğerlerim
Anladım ki körmüş gözlerim
Gecenin zifirinde, nur saçan kandil misali;
Işıltısıyla karanlığı örtmüş gündüz feneri,
Sabahın kör ismiyle sinkaflaşmış,
Bir monotonluk maratonuna günaydın.
Yürekler tutuştu bir gönül feyziyle.
Neredesin çocuk?
Bir ses versen keşke.
Mutlu musun?
Mutlu olsan keşke.
Seni çok özlüyorum.
Sen ancak görenleri seversin,
Ben ise körüm!!
Sen ne kadar kalsan da,
Geliyorsun benimle..
Ben ne kadar gitsem de,
Değişkenliğin ve akıcılığın farkına vardığında insan, kendi yaşam kurgusunun mutlak dünya kurgusu olmadığını çoktan anlamış oluyor.
Ve tam bu sırada;
Kare kutularımız olan beton evlerimizde, kara kutularımızı saklıyoruz. Aynalara bakarken artık, nasıl göründüğümüzden çok nasıl hissettiğimizle ilgileniyoruz.
• Gözlerimizin altı ne durumda?
• Şarkılara uygun mu yaşıyoruz?
Gözlerim fersiz kalmış, sınav diyarında ağırlaşır
İzleyen her beşer, sabırsız başın kaşır
Gayb'ı bilmez her nefer, solundan kitabı taşınır
Yiğit almış selamı, alemlere saçılır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!