Omuzların külden, kolların kanlı güllerden;
Tatlı bir ölüm, kırmızı dudaklarda eriyen.
Güzelliğin, bir lanet gibi doğmuş geceden,
Tanrılar bile kinlenir taparcasına dileyen.
Sen yürürken, yerin altından inler eski çağ,
Ve dudağında uyur zehirli yoldaşı.
Bir gül gibi açar alnında isyankâr bir dağ,
Ayak izlerinde titrer gölgelerin telaşı.
Sanki günahlar bile secdeye varır ardından,
Ruhumun boşluklarına düşer yıldız selleri.
Her tebessüm bir bıçak, kalbimi yaran candan,
Hem de şeytan gibi süslenirsin seherleri.
Boynun— celladın bile titreyerek öpeceği,
Kutsal bir günahın şehvetli başlangıcı.
Bedenin—kendi suçuna tapan dinin mabedi,
Ve gülüşün — şeytanın en nazik aldanışı.
Gövden — bir sunağın üstünde kıvranırken,
Gizlice gireceğim düşlerinin mahzeninden.
Varlığımın tüm kederini damla damla akıtırken,
Beni mahveden o güzelliği kutsayayım yeniden.
Kayıt Tarihi : 7.6.2025 06:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!