bir akşamüstü yırtığı gibi düşüyor ömrün üstüne zaman
suskun, soğuk ve anlaşılmaz
ne saati geri alabiliyor insan
ne de kalbini ilk çarpışına taşıyabiliyor yeniden
anılardan yapılmış bir harita veriyor sana
ama yollar hep değişmiş
bir çocukluk bisikleti hatırlıyorsun mesela
ama pedal çevirdiğin sokak artık bir gökdelenin gölgesi
ey zaman, sen mi büyüttün bizi
yoksa biz mi eksildik senin içinde?
bir sözcükle başlardı her şey eskiden
"gel" derdi biri, bahar olurdu içimizde
şimdi "gelme" bile bir lütuftur bazen
bir adın bile geçmez takvimde
adalet mi arıyorsun?
zamanın terazisi yok
o sadece yürür
düşene bakmaz, yükseleni alkışlamaz
ama yine de
bir kar tanesi gibi
hiçbir yere konamasa da umut
bir sabah gözünün kenarına ilişir
bir şiir gibi
bir çocuk gülüşü gibi
ya da eski bir dostun sesinde
zaman adil değil
ama
her haksızlığın içinde
ince bir ışık sızar sanki
içimize
gizli bir direniş gibi
bir gün diye başlarsın
bir gün dönerim
bir gün affederim
bir gün olurum dediğin her şey
belki de o "bir gün"
bugündür
çünkü zaman bazen en geç gelen
ama yine de gelen misafirdir
kendine bir çay koy
bir pencere aç
saat kaç olursa olsun
bir ihtimal daha vardır hâlâ
sen,
zamanı yenemezsin belki
ama ona gülümseyebilirsin
bu bile başlı başına bir zaferdir
sessiz, küçük
ama senin olan.
Kayıt Tarihi : 8.7.2025 19:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!